Zaten kışkırtıcı çikolatalı pastamız var, şeftalili tartımız, "balina şeklinde pastamız,"mantı dolmam... | Open Subtitles | نحن بالفعل لدينا طعام الشرير شراب الخوخ حلوى على شكل حوت وفطر |
İyi. şeftalili pastaya yetiştin. | Open Subtitles | جيد، جئت في الوقت المناسب لتأكل قطعة من كعكة الخوخ |
Yani şeftali, erik, kayısı, nektar ve kiraz; hepsi bir ağaçta yetişiyor. | TED | بحيث أن الخوخ والبرقوق والمشمش والنكتارين والكرز تنمو جميعها على شجرة واحدة. |
Bugüne bugün hala ne erik yiyebilirim, ne kayısı kurusu, ne muz. | Open Subtitles | حتى ذلك اليوم، لا أستطيع أكل الخوخ أو المشمش المجفف أو الموز |
Sana şeftali aldım. Taş gibi sert şeftaliler. | Open Subtitles | لقد أحضرت بعض الرحيق، لأن الخوخ كان ثقيلاً. |
Orada süt kalmayınca, Peach Caddesine gitmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | بالكامل بدون الحليب. و كان علي الذهاب إلى شارع الخوخ |
Şimdi çaldığımız şeftalileri nereye sakladığımızı millete söyleyecekler. | Open Subtitles | الاّن سيخبرون الجميع بمكان الخوخ المسروق |
Bu öğlenden kalma domuz, tavuk, patates salatası sebze ve şeftalili tatlı var. | Open Subtitles | حسناً،لدي بقايا دجاج،ولحم خنزير ...وسلطة بطاطا،وخضر وبعض من الخوخ من وجبة عشاء اليوم |
Gök kuşağı dondurması, içinde süt yoktur, ya da limonlu misket limonlu, hindistan cevizli ya da şeftalili meyve püresi. | Open Subtitles | شربات قوس قزح ،ليس من منتجات الألبان أو شربات بالليمون أو جوز الهند او الخوخ |
Gök kuşağı dondurması, içinde süt yoktur, ya da limonlu misket limonlu, hindistan cevizli ya da şeftalili meyve püresi. | Open Subtitles | شربات قوس قزح ،ليس من منتجات الألبان أو شربات بالليمون أو جوز الهند او الخوخ |
şeftalili Alman içkisi, portakal suyu ve limonata. Kız içkisi. | Open Subtitles | قطع الخوخ, عصير برتقال ليمون , سراب الفتيات |
En azından küçük postacı ve erik kurusu gibi kokan adamla tanışmamızı sağladın. | Open Subtitles | أقله أنك قدتنا إلى ساعي البريد الصغير، والرجل الذي يفوح برائحة الخوخ الجاف |
Tüm yapmamız gereken gazlı siyah erik suyuna bir şirketin neler yaptığına bakmamız. Ne iğrenç. | TED | كل ما يجب علينا فعله أن نلاحظ ماذا فعلت شركة واحدة بعصير الخوخ الغازى. شىء مثير للإشمئزاز. |
İki yüz incir ağacı, iki yüz erik ağacı, iki yüz badem ağacı. | Open Subtitles | نزرع 200 شجرة تين ومثلها من شجر الخوخ و200 أيضاً للوز |
Size taze meyve, yoğurt, keçiboynuzu ve erik karışımı bir kahvaltı içeceği yapacağım. | Open Subtitles | أنا أحضر شراب فطورك الصباحي بالفواكه الطازجه , و اللبن و الخرنوب و الخوخ الحامض |
Sen esirlerin yanında nöbet tutarken biz de şeftaliler için krema alalım. | Open Subtitles | سوف نذهب لنأكل بعض الخوخ بينما تحرس السجناء |
1 Mayıs festivallerinin sabahında şeftaliler ve morina balığı ile döneceğim. | Open Subtitles | سأكون معكِ في المنزل صباح "يوم مايو" ومعي الخوخ والسمك المملح. |
Peach schnapps. İçki dolabında babamın özlemeyeceği tek şey. | Open Subtitles | نبيذ الخوخ إنه الشئ الوحيد الذي لا يفقده والي من خزينته |
Sevgili kızımız iş bulduğu zaman, kendisi istediği bütün organik beyaz şeftalileri alabilir, tamam mı? | Open Subtitles | حسنًا، عندما إبنتنا العزيزة تحصل على عمل، يمكنها شراء كل الخوخ العضوي الأبيض التي تريد، مفهوم؟ |
Bu yüzden de Plum Adası'nda Galliston ile arkamdan iş çevirdin. | Open Subtitles | ولماذا عقدا صفقة مع جاليستون للعودة الى جزيرة الخوخ من وراء ظهرى |
Bunlar, bir Kırk Meyve Ağacı'nda ağustosta sadece bir haftada yetişen erikler. | TED | نتجت هذه الأنواع من الخوخ من شجرة واحدة من شجر الـ40 فاكهة خلال أسبوع واحد في أغسطس. |
Jareth o şeftaliyi sana vermem söyledi. | Open Subtitles | جعل Jareth لي أن أقدم لكم أن الخوخ. |
- Adı Peaches La Tour'du. | Open Subtitles | . أعذرنى - . كان إسمها ثمرة الخوخ الرحّالة - |
Onun Sammy Davis'in çukur gözlerini değil de eriği seçmiş olması umurumda değil. | Open Subtitles | لست أهتم حتى لو قطف زبيب بعيدا عن محجر عيني سامي ديفيس أفضل الخوخ |
- Şeftali oldukça iyi gibi. | Open Subtitles | الخوخ يبدو مثاليا جدا بالنسبة لي. |
Et şeftalisinin aksine yarma şeftalinin çekirdeği çok daha kolay ayıklanır bu da daha rahat tüketilmesini sağlar. | Open Subtitles | على خلاف الفاكهة الأخرى، الخوخ يمكنك فصل اللب منه بسهولة هذا جعله مثالي للإستهلاك |