"الدافئة" - Traduction Arabe en Turc

    • ılık
        
    • sıcacık
        
    • sıcak
        
    • ısıtan
        
    • sıcaklığını
        
    Küveti her zaman dolu tutarım ve ılık gecelerde banyo yaparım. Open Subtitles انني دائما ما أترك المغطس ممتلئاً لآخذ حماماً في الليالي الدافئة
    Hem toprakları hem de ılık ve berrak suları genellikle sakin görünür. Open Subtitles على كلاً من الأرضِ وتحت مياهه الواضحة الدافئة , يَبْدو هادئَ عادة.
    Serin meltemler ve ılık güneş... karanlık ormandaki canlıları çekiyor. Open Subtitles النسمات العليلة وأشعة الشمس الدافئة تغويان المخلوقات لمبارحة ظُلمة الغابة
    Okuldan eve gelirim, güneş camdan içeri vurur ve halıyı sıcacık yapar. Open Subtitles العودة من المدرسة، والشمس تدخل خلال النافذة وتجعل السجادة جميعاً، مثل الدافئة
    Harare'de sıcak bir Ağustos sabahı Farai, iki çocuk annesi 24 yaşında bir kadın bir banka doğru adım atıyor. TED في أحد صبحيات أغسطس الدافئة في هراري، فاراي، أم لطفلين تبلغ من العمر 24 عامًا، تمشي نحو مقعد في حديقة.
    Güneş'in ısıtan ışınlarını Dünya'ya taşıyan onlardır. Open Subtitles تلك التى تجلب لنا الأشعة الدافئة من الشمس إلى الأرض
    Daha ılık okyanuslar gökyüzüne daha çok su buharı salıyor. TED المحيطات الدافئة تبخر المزيد من مياهها إلى السموات.
    Sadece 4000 - 4500 metre arasında bulunuyorlar; Ama yılın ılık döneminde gidince sorun olmuyormuş. TED إنها بين علو 13000 و 14000 قدم، لكن اذا ذهبت في الفترة الدافئة من السنة، فهذا حسن.
    Bir kaç gün sonra, anne dinlenmede ılık öğleden sonra güneşinde. Open Subtitles بعد أيام قليلة ترتاح الأم , تحت شمس الظهيرة الدافئة
    Bana göre, bir erkek ılık tepelerin ve yumuşak akıntıların ürünü olan yalnız bir müzisyen olmamalı. Open Subtitles بالنسبة لي ، الرجل يجب ألا يكون عازف وحيد في التلال الدافئة والجدوال الناعمة
    Sevdiğin biriyle beraber ılık okyanusa açılmak. Open Subtitles الإبحار حول المحيطات الدافئة مع شخص يحبك
    Tropikal güneş ve ılık berrak sular resiflerin gelişmesi için idealdir. Open Subtitles الشمس الإستوائية والمياه الواضحة الدافئة يُزوّدُ شروطَ مثاليةَ للطوياتِ للإزدِهار.
    Kaliforniya Baha'daki ılık suda ürer fakat balık bulmak için kuzeye yolculuk eder. Open Subtitles انها تتكاثر في المياه الدافئة من ولاية باجا كاليفورنيا, لكنها تسافر الى الشمال بحثا عن الأسماك.
    Aydınlık bir bahar gününde ılık güneşin altında yürümek, eğlenceli gibi görünebilir, fakat o ılıklık erimeye başlıyor. Open Subtitles السير في الشمس الدافئة في سطوع النهار في يوم ربيعي ربما يبدو ممتعًا لكن هذا الدفء بدأ بالتفاني
    Bu sakin, ılık sular mükemmel bir bakım yeridir. Open Subtitles هذه المياه الهادئة الدافئة تُعتبر حضانة مثاليّة
    Ancak sırf hesaplar beyninizde oluyor diye o sıcacık, uçuşan hislerin tamamı kafanızda oluyor demek değil. TED ولكن فقط لأن الحسابات تجري في دماغك لا يعني بأن تلك المشاعر الدافئة والغامضة توجد في دماغك.
    sıcacık çadırımızı uydu antenine sabitledim. Open Subtitles و لدينا خيمتنا الدافئة موصولة بطبق قمر صناعى
    sıcacık yataklarımıza döneceğiz uyandığımızda da her şey bir kabusmuş mu diyeceğiz? Open Subtitles وماذا بعد؟ نعود جميعاً إلى فراشاتنا الدافئة
    Yüzlerce tonu yüzlerce sene taşıyabiliyor. Soğuk havada, sıcak iklimlerde, UV ışınlarının altında. TED تحمل مئات الأطنان لمئات السنين مُتحمّلةً الطقس البارد والمناخات الدافئة والأشعة فوق البنفسجية.
    sıcak ve soğuk akıntıların etkileşimi deniz yaşamında olağanüstü bir çeşitlilik oluşturur. Open Subtitles هذا التفاعل من التيارات الدافئة والباردة يولّد تنويع إستثنائي من الحياة البحرية
    Yüzeydeki sıcak akıntılarla birleşerek dev bir akıntı ağı oluşturuyor. Open Subtitles يرتبط النظام مع تيارات السطح الدافئة لتشكيل شبكة واحدة عملاقة
    Burada o kıçınızı ısıtan arabalardan satılıyor mu, merak ettim. Open Subtitles أتساءل لو كانوا يبيعون سيارات مع تلك المقاعد الدافئة.
    sıcak battaniyelerle, vücut sıcaklığını yavaşça arttırıyoruz, serum ve kan veriyoruz. Open Subtitles نحن نرفع جسمها ببطئ درجة حرارة بالبطانيات الدافئة دفأت سوائل الأوردة، ومنتجات دمّ

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus