Dişbudak daha çok tutulur ama daha kolay parçalanır. | Open Subtitles | الدردار هو الأكثير شيوعاً لكنه ينشق بسهوله |
Dişbudak, sadece o bölgeye özgü değildir. | Open Subtitles | أشجار الدردار ليست قليلة في تلك المنطقة |
Akağaç, kızılağaç ya da Dişbudak. | Open Subtitles | "القيقب"، "جار الماء" أو "الدردار" |
Ve de Londra Köprüsünün karaağaç kazıkları 600 yıldır dayanıyor. | Open Subtitles | أعمدة شجرة الدردار المصنوع منها جسر لندن استمرت لمدة ستمائة سنة |
Lenny,seni herzaman ailemin soy ağacında hollandalı karaağaç hastalığı olarak düşündüm, ama bu sefer, yeğenim, iyi iş yaptın. | Open Subtitles | إل إي إن إن واي، عندي دائما إعتبرك مرض الدردار الهولندي في شجرة نسبي، لكن هذا الوقت، إبن أخ، أنت غرّمت. |
Elli yıllık Dişbudak ağacından oyuldu. | Open Subtitles | نحت من شجرة (الدردار) عمرها 50 عاماً |
Kestane. Dişbudak. | Open Subtitles | و (الكستناء) و (الدردار) |
Kestane, Dişbudak. | Open Subtitles | و (الكستناء) و (الدردار) |
Kestane. Dişbudak. | Open Subtitles | و (الكستناء) و (الدردار) |
Kardeşim ve ben tarlayı biçmeyi henüz bitirmiştik ve karaağaç gölgesinde yemeğimizi yiyorduk. | Open Subtitles | انا واخي كنا قد انهينا للتو حصاد حقل من القمح وكنا نستمتع بالوجبة المسائية تحت ظل شجرة الدردار |
Anımsadığın çocuk, karaağaç yapraklarını izliyor. | Open Subtitles | من الفتى الذي تتذكره يشاهد أوراق الدردار تسقط |
Buna kaygan karaağaç denir. Kızlarda da kullanırım. | Open Subtitles | يُسمى هذا "الدردار الزلق" استخدمه لفتياتي دومًا |
karaağaç mantarı sadece ağaçlarda olur. | Open Subtitles | فقط الاشجار تصاب بمرض الدردار |
Meşe, İsfendan, karaağaç, Huş. | Open Subtitles | القيقب. الدردار. البتولا. |
Kaygan karaağaç işini yapmasına izin vermelisin. | Open Subtitles | -يجب أن ترتاحي ليعمل مفعول الدردار الزلق . |