demokrasi ve tiyatronun antik Yunan ile aynı zamanda ortaya çıkması tesadüf değil. | TED | ليس هنالك مصادفة بأن الديموقراطية والمسرح ظهروا في نفس الوقت في أثينا القديمة. |
Bu arada demokrasi tüm insanların bilgeliğine saygı duymak demektir-buna da geleceğiz. | TED | بالمناسبة ان الديموقراطية .. تعني إحترام أفكار وثقافة جميع البشر .. وسوف أعود إلى هذا لاحقاً |
George Bush Irak'a saldırdığında kitle imha silahları bulacağını, halkı özgürleştireceğini ve Orta Doğuya demokrasi götüreceğini sandı. | TED | جورج بوش توقع انه اذا احتل العراق فانه سوف يكتشف اسلحة الدمار الشامل وسيحرر الناس وينشر الديموقراطية في الشرق الاوسط |
İşte bu, bence demokratik tartışma sanatının yeniden inşasına gidecek yoldur. | TED | ذلك، كما يبدو لي، هو الطريق لنبدأ باستعادة فن المناظرة الديموقراطية. |
Cesur davranışların barış ve demokrasinin üzerine kurulduğu yapı taşlarıdır. | Open Subtitles | تصرفاتك الشجاعة هي الأصلب وقت الديموقراطية و السلام.. دائما شامخة |
Eğer buna inanmıyorsanız, demokrasiye katlanmak durumunda olan bir otokratsınız. | TED | وإن كنتم لا تصدقون ذلك، فإنكم مستبدون تشق عليكم الديموقراطية. |
"Özgürlük istiyoruz! demokrasi istiyoruz! | TED | فكل ما قالته هذه الجموع .. انها تريد الحرية و الديموقراطية |
Tabii ki, bu uzun bir yol. demokrasi, bir gecede edinilecek bir kazanım değildir. | TED | ان هذه مسيرة طويلة لان الديموقراطية لا تنتشر بين عشية وضحاها |
Mulkiyet haklari: Bunlar demokrasi degildir , millet; Kanun kuralllarina gore, ozel mulkiyet haklari elde edilir. | TED | حقوق الملكية: هى ليست الديموقراطية ، يا إخوتى; إنها حكم القانون على حقوق الملكية الخاصة للناس. |
demokrasi böyle bir ortamda sağ kalmakta zorlanacak çünkü işin sonunda demokrasi insan mantığı üzerine kurulu değildir; insan hisleri üzerine kuruludur. | TED | ربما ستواجه الديموقراطية صعوبة للنجاة من هذا التطور لأنه في النهاية، الديموقراطية لا تستند إلى العقلانية البشرية، ولكن تستند إلى المشاعر البشرية. |
Ve birisi duygularınızı etkili bir şekilde manipüle edebiliyorsa demokrasi yalnızca bir kukla gösterisinden ibaret olur. | TED | وإذا تمكن شخص ما من التلاعب بعواطفكم بشكل فعال ستصبح الديموقراطية عرض عرائس عاطفي. |
Bu yüzden zayıf yanlarımızın farkına vararak bunların demokrasi düşmanlarının elinde bize karşı bir silah olarak kullanılmasına engel olmak hepimizin sorumluluğu altında. | TED | فهي مسؤوليتنا جميعًا إذًا أن نعرف نقاط ضعفنا ونحرص على ألا تستخدم كسلاح بأيدي أعداء الديموقراطية. |
Onların şu demokratik tatları bana göre değil Louis. İşte bu halis Louisianalı. | Open Subtitles | دماء بطعم الديموقراطية لا تناسب ذوقي يا عزيزي لويس هذا دم أمريكي نقي |
Bu sayede, Türkiye makul derecede bir başarı hikayesi yaratabilmiş, İslam ve İslam'ın en dindar anlayışları demokratik oyunun parçası hâline gelmiş, hatta ülkenin demokratik ve ekonomik ilerlemesine katkıda bulunmaya başlamıştır. | TED | وبفضل هذا استطاعت تركيا ان تخرج بقصة نجاح أصبح فيها فهم الاسلام من قبل المحافظين و المتحررين جزءاً من اللعبة الديموقراطية و حتى أنه يساهم سياسياً واقتصادياً من اجل مصلحة وتقدم الدولة |
Siber tehdit şimdi bizim demokratik işleyişimizi etkilemektedir. | TED | يؤثر التهديد الإلكتروني الآن على عملياتنا الديموقراطية. |
demokrasinin, İslam'la uyuşabilir birşey olduğunu farkettiler. Değerleriyle uyuştuğunu gördüler ve demokrasiyi desteklediler. | TED | وادركوا ان الديموقراطية هي امرٌ متوافق مع الاسلام ومتوافق مع قيمهم لذا قاموا بدعم الديموقراطية |
Tam tersine, demokrasinin Batı'nın yükselmesine ve modern dünyanın yaratılmasına katkıda bulunduğunu düşünüyorum. | TED | على النقيض من ذلك، أعتقد بأن الديموقراطية ساهمت في صعود الغرب وتكوين العالم الحديث. |
Polis'ten Cosmopolis'e giden bu yolculukta, küresel seviyede bir demokrasinin gücünü yeniden keşfedebiliriz. | TED | في هذة الرحلة من المدن الرومانية للمدن العالمية يمكننا ان نعيد اكتشاف قوة الديموقراطية علي مستوي عالمي |
Özellikle özgürlükçü demokrasiye bakıp işlerin kötü olduğunu düşünüyorsanız 1938'de veya 1968'de ne kadar daha kötü olduğunu hatırlayın. | TED | وخاصة إذا نظرت إلى الديموقراطية الليبرالية وكنت تظن أن الوضع سيء الآن، فتذكر كيف كانت الأمور أسوأ في عام 1938 أو 1968. |
Önce sikik diktatörü öldürürsün, ve sonra demokrasiden konuşmaya başlarsın. | Open Subtitles | أولًا نقتل ذلك الديكتاتور اللعين بعدها يمكننا التحدّث عن الديموقراطية |
demokrasiyi savunuyor ve Çin'in bir cumhuriyet olması gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | ويعزز الديموقراطية ويقول دائما ان الصين يجب ان تكون جمهورية |
Duyduklarınız, hayatı boyunca Cumhuriyetçi olan birinin, bir Demokrat hakkındaki yorumlarıdır. | Open Subtitles | ما ستسمعه هو رأي الجمهوري الأزلي عن الديموقراطية |
Berlin'deki Soğuk Savaş dönemi gerçekten de, savaş sonrası Alman demokrasisinin çekirdeğinde, kökünde yer almaktadır. | Open Subtitles | حقبة الحرب الباردة في برلين كانت حقًا جوهر الدولة الديموقراطية الألمانية لفترة ما بعد الحرب |
Bunun demokrasiyle bir alaksı yok, çünkü bizim anlayışımıza göre Çin'de kesinlikle demokrasi yok. | TED | وهما لا يتعلقان بالديموقراطية على الاطلاق لاننا اذا اردنا ان نطبق شروطنا .. فان الصين لن تصنف من الدول الديموقراطية على الاطلاق |
Daha fazla mahkûm hakkı istiyorsan, demokratlara oy ver. | Open Subtitles | تريد المزيد من الحقوق للمساجين، صوت على ذلك، إنها الديموقراطية |
Bolşeviklerin, demokrasimizi yıkmak için uygulamaya koyduğu plana uygun olarak bir polisi vurdu. | Open Subtitles | لقد قتل ذلك الشرطي كجزء من مؤامرة فوضوية شيوعية لتخريب مؤسستنا الديموقراطية |
Şu üç şey - göçmenlerin oyları, sesleri ve bakış açıları - bence Demokrasimizin daha güçlü olmasına yardımcı olabilecek. | TED | وهناك ثلاثة أشياء: تصويت المهاجرين، الأصوات ووجهات النظر التي أعتقد بإمكانها أن تساعد بتعزيز الديموقراطية |
Lanet olası demokraside ben sadece terzilik eğitimi alabilmiştim. | Open Subtitles | وسمح لي فقط أن أصبح مصمم خصيصا في الديموقراطية اللعينه. هل تعرفِ |