"الذعر" - Traduction Arabe en Turc

    • panik
        
    • paniğe
        
    • Paranoya
        
    • korku
        
    • paniği
        
    • paranoyak
        
    • terör
        
    • paniğin
        
    • panikle
        
    • dehşeti
        
    • Paranoid
        
    • korkudan
        
    • dehşet
        
    • korkusu
        
    • panikleyip
        
    İşe alınman için Bay Shayne'in ofisinden telefon gelince, burada panik yaşandı. Open Subtitles عندما جاءت المكالمة من مكتب السيد شاين لتوظيفك كان الامر كمدينة الذعر
    Dinleyin, panik çıkmasını istemem ama, o hayvan henüz daha ölmedi. Open Subtitles اسمع، لا أريد أن أسبب الذعر لكن الوحش لم يمت بعد
    İnsanlar panik atağın, içlerinde bastırdıkları cinsel dürtüler sonucu oluştuğunu söyler. Open Subtitles يقول الناس ان نوبه الذعر تأتي بسبب الرغبه الجنسيه المكبوته بعمق
    Fakat hedef neresi olursa olsun, ülke çapında büyük bir paniğe sebeb olacaktır. Open Subtitles ,ولكن مهما كان الهدف .سيكون هناك حالة كبيرة من الذعر في كل البلاد
    Böylelikle nevroz paranoyaya dönüşür, Paranoya da sonuçta psikoza*... Open Subtitles حينها يصبح الخوف ذعراً في النهاية يكون الذعر ااضطرابا عقليا
    panik yaratarak patlama sonrası en kısa sürede müdahaleyi bekliyorlar. Open Subtitles خلق الذعر يؤمن لهم رؤية اقصر وقت للاستجابة بعد التفجير
    Bak, insanlar konuşur... Özellikle çocuklar. İstediğim son şey panik, anladın mı? Open Subtitles أنظر, الناس يتحدثون خصوصا هؤلاء الأطفال آخر شئ أريده هو إثارة الذعر,
    O zamandan beri, Lou depresyonda ve panik atakları var. Open Subtitles منذ ذلك الحين، لويز تعانى من الاكتئاب ونوبات الذعر والأوهام
    Ufak bir radyo yayını ve panik dakikalar içinde yayılır. Open Subtitles قلّة يستمعون إلى البثّ الإذاعي، لكن الذعر ينتشر خلال دقائق.
    Bazı atış... diğerleri panik içinde ayak altında çığlık attı. Open Subtitles بعضهم رمياً بالرصاص والبعض الآخر سحق تحت الأرجل جراء الذعر.
    Ani bir panik seli tüm vücuduna yayıldı ve onu terli avuçlar, sersem bir kafa ve çok hızlı atan bir kalple baş başa bıraktı. TED اندفاع مفاجئ من الذعر اجتاح جسمه، مما أصاب الكفين بحالة تعرق ، وتسارع في دقات القلب و تشوش بالذهن
    O insanlar oradaydı çünkü panik ve önyargı yerine cesaret ve merhameti seçmişlerdi. TED هؤلاء كانوا هناك لأنهم اختاروا الشجاعة والتعاطف على الذعر والتعصب.
    Siz daha hiçbir şey yapmamışken bitiş zamanından birkaç saat önce hissettiğiniz panik var ya? TED أتعرفون ذلك الذعر الذي تشعرون به بضع ساعات قبل موعد نهائي مهم عند عدم إنجازكم أي شيء بعد؟
    Fakat bu kitap Patrick'i bir panik haline soktu. TED إلا أن هذا الكتاب أصاب باتريك بنوعٍ من الذعر.
    Örneğin, şu panik düğmesi Bobin Koşucusu'nun motorunu susturuyor. TED على سبيل المثال، يغلق مفتاح الذعر هذا محرك الكويل رنر.
    Bağışlayın Sayın Başkan ama, bu bilgiyi delegasyonla paylaşmanız, paniğe yol açar. Open Subtitles مع احترامي، سيدتي الرئيسة اشراك تلك المعلومة مع المبعوثين قد ينشر الذعر
    Böylelikle nevroz paranoyaya dönüşür, Paranoya da sonuçta psikoza*... Open Subtitles يصبح الخوف ذعراً في النهاية الذعر اختلال عقلي
    Ve şu an sürekli bir korku, tehlike ve telaş içindeyim. Sanırım ödeştik. Open Subtitles مما يبقيني في حالة مستمرة من الذعر الخطر و التوتر، لذا فنحن متعادلان
    paniği önlemek ve hayatınızı kurtarabilecek olan o birkaç saniyeyi kullanmayı öğrenmek için bu şart. Open Subtitles من أجل تفادي الذعر, وإستغلال تلك الثواني القليلة الّتي قد تنقذ حياتك.
    Sarah geldiğinde, nasıl yemek yaptığıma bakmıştı, ve beni o paranoyak şizofrenik, sersemleşmiş Open Subtitles عندما عادت سارا عرفت فورا حالتي و نجحت في اخراجي من حالة الذعر
    Artık terör içimize yerleşmişti ve gitmiyordu, çünkü o kadar güçlü olan Mahina, kendini kurtaramadıysa, diğerlerimiz ne yapabilirdi. Open Subtitles دب الذعر فينا وابى ان يزول فان لم يستطع ماهينا القوى انقاذ نفسه ماذا يسعنا نحن ان نفعل ؟
    CA1'deki teta hareketleri üst seviyeye yaklaşıyor. Bu, acı ve paniğin göstergesi. Open Subtitles أن العلامات هنا تبلغ الذورة أنها تدل على الذعر و الالم
    Tümü panikle yapılmış. Katil sembolik olarak hareket etmiyordu. Open Subtitles لقد حدث كلّ ذلك بسبب الذعر القاتل لم يتصرّف بشكل رمزي
    Ben damarların boyunca akan dehşeti kolayca koklayabilirim. Open Subtitles واقعياً أستطيع أن أشتّم الذعر يتطارد في عروقكِ
    Bir şeyler yapmalısın. Bana tarif ettiğin davranış Paranoid şizofreni belirtisi. Open Subtitles السلوك الذي وصفته لي يشير إلى إنفصام الذعر
    korkudan solmuş dudaklarında renk dünyaya korku salan gözlerinde fer kalmamıştı. Open Subtitles أما عيناه اللتان تنشران الذعر في العالم فقد فقدتا بريقهما
    Cinsel sadistliği doyurma hissi görünmez dehşet, küçük düşürücü korkular salma değil mi? Open Subtitles هذه عاطفة التي تُشبعها السادية الجنسية، الذعر الـأعمي، الفزع المُتذلل؟
    Asla harekete geçemeyeceği korkusu içini kemirerek Kenobi'nin kalbinde büyüyecek. Open Subtitles الذعر المتزايد انه لن يكون قادر على فعل اى شئ سوف يزداد فى قلب كانوبي
    Arkaya bakıp bebeği gördüler, panikleyip bebeği attılar... ya da belki Tanrı attı. Open Subtitles و حين نظروا للمقعد الخلفي وجدوا الطفل فأصابهم الذعر و قاموا برميه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus