Ben de kuralları çiğnemeye başladım, işe gitmeyi reddettim, veya yıkanmayı, böyle şeyler işte. | Open Subtitles | لِذا، بقيتُ أُخالفُ التعليمات أرفضُ الذهابَ للعمَل أو الاستحمام، و أمور من هذا القبيل |
O konuyu sorgulamaya başlasa bile sonunda onlarla beraber gitmeyi seçti. | Open Subtitles | وحتى إذا بدأ في الشكِ حولَ ذلكَ في النهاية لقد قررَ الذهابَ معهم |
Seninle gitmeyi isterdim ama görüyorum ki mümkün değil. | Open Subtitles | ،كنتُ لأفضّل الذهابَ معكَ ...لكن لا أظنّ ذلك ممكناً، لذا |
Montelupich'e gitmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | سأفضلُ الذهابَ إلى # سـجـن مـونـتـيـلـوبـيـتـش # |
Molly'nin yerine takılmayı ve orada bir bira içtikten sonra eve gitmeyi ve seninle Blackhawks'ların maçını seyretmeyi tercih ederim. | Open Subtitles | فأنا أفضلُ الذهابَ إلى حانةِ "مولي" وتناولَ شرابٌ ما ومن ثمَّ أعودُ إلى المنزلِ لمشاهدةِ مباراةِ "الصقورِ السوداء" معكِـ |