Çeliğin bana altın ve mücevherden daha önemli olduğu zamanlar. | Open Subtitles | عندما كان الفولاذ بالنسبه لى أهم من الذهب و الجواهر |
altın ve diğer değerli malzemeleri işte böyle çıkarıyorlar. | TED | هذا كيف يحصلون على الذهب و مواد قيمة اخرى |
Orada bulunan altın ve bronz madenlerini şüphesiz duymuşsundur. | Open Subtitles | لا شك و أنك قد سمعتَ باكتشافات الذهب و البرونز التي حدثت هناك |
Mücevher ve altın tüccarları bunlara bayılacak. Doreena'yla bu işten büyük kâr edeceğiz. | Open Subtitles | تجار الذهب و المجوهرات سيتطلعون للشراء و أنا و دورينا سنحقق صفقات رائعة |
~Parlak, ve altın, ve yeşil | Open Subtitles | كل الشروق و الذهب و الاخضر |
Bu fildişi, kauçuk, altın ve petrol için geçerliydi. | Open Subtitles | حدث هذا مع العاج و المطاط و الذهب و البترول |
Yani, bir bedenin yarısı için? Efendim biz sadece altın ve gümüş kabul ediyoruz, ceset değil. | Open Subtitles | كلا بل نصف جثة سيدي نحن نقبل الذهب و الفضة و ليس الجثث |
altın ve fırsat rüyalarıyla batıya yönelmiş bir grup insan hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر مجموعة من الناس أرادت أن تتوجه للغرب بأحلام الذهب و الفرص |
Tüm altın ve elmasları şehrin altına taşıdılar. | Open Subtitles | لقد نقلوا الذهب و الالماس من تحت المدينة |
Şu altın ve mermer kaplı zarif Orta Doğu konağına bakın. | Open Subtitles | يا للعجب، انظروا إلى ذلك البيت الانيق الشرق أوسطي المبني من الذهب و الرخام |
İnsanlar hep altın ve mermer kaplı Orta Doğu konaklarının yanında yaşamak isteyecekler. | Open Subtitles | الناس لطالما أرداوا أن يعيشوا بجانب بيت من الذهب و الرخام |
Dünya kadar altın ve mücevherimiz var. Tılsımı bu kadar özel yapan nedir? | Open Subtitles | , لدينا الكثير من الذهب و المجوهرات ما هو المميز في هذه التعويذة ؟ |
Şu an elimde pek kale kalmadı ama altın ve şükran verebilirim. | Open Subtitles | لدي نقص في القلاع في الوقت الراهن ولكن يمكنني أن أقدم لك الذهب و الامتنان |
Biz altın ve olmayan adaleti aramakla meşgulken ölüm de arayışlarına son hızda devam ediyor. | Open Subtitles | بينما نبحثُ في الـخارج عن الذهب و عـن فكرة تحقيق الـعدالة الـموت يطلبُ الـمزيد فحسب. |
- Hiçbir zaman yoktu. Bu altın ve gümüş madenlerini nereden duydun? | Open Subtitles | أين سمعت عن منجم الذهب و الفضة هذا ؟ |
altın ve çelikten yapılmış bir ev | Open Subtitles | اعطاها بيت مبني من الذهب و الحديد |
Örneğin, altın ve cıva. | Open Subtitles | على سبيل المثال الذهب و الزئبق |
Ben gümüş elbise ve altın zırh giyiyorum. | Open Subtitles | أنا رِدائي درع الذهب و الفضة. |
Sana yakutlar ve altın vereceğim. | Open Subtitles | -و ساعطيك الذهب و الياقوت |