"الذي أحبه" - Traduction Arabe en Turc

    • sevdiğim
        
    • sevdiği
        
    • aşık olduğum
        
    • sevmesi gereken
        
    Bu, çok sevdiğim bir şekil. Bradley, Petrie ve Dumais. TED هذا الشكل الذي أحبه : برادلي و بيتري و دوماي
    En çok sevdiğim insana en derin güvensizliklerimi anlatabilir miyim? TED هل يمكنني أن أخبر الشخص الذي أحبه عن قلقي العميق؟
    Şu anda derinden sevdiğim insanın gülümsemesi ve geçmişte derinden sevdiğim insanın gülümsemesi. Open Subtitles ابتسام الشخص الذي أحبه كثيرا الان و الشخص الذي أحببته كثير في الماضي
    O şekilde ateş püskürterek, en çok sevdiği kişi olan, Babasını üzmeye çalışıyordu. Open Subtitles بل كان يحاول أذية والده عن طريق أذية الشيء الوحيد الذي أحبه كثيراً
    aşık olduğum adama yalan söyledim. En iyi arkadaşımı incittim. Open Subtitles كذبتُ على الرجل الذي أحبه جرحت مشاعر صديقتي المقربة
    sevdiğim adam ve en iyi üç dostumla müthiş bir partideyim. Open Subtitles في هذه الحفلة المدهشة مع الرجل الذي أحبه وأصدقائي الثلاثة المفضلين
    - O benim sevdiğim tek şey. - Riske giremem. Open Subtitles هذا هو الشيء الوحيد الذي أحبه لا أستطيع المجازفة بذلك
    Yazsam vardiyadamdan sonra işten çıkacağımı ve sevdiğim adama gideceğimi Open Subtitles واقول اني سأغادر بعد نهاية مناوبتي لألتقي الرجل الذي أحبه
    sevdiğim tek kişiyi. Bunu herkesin iyiliğini gözetmek için yaptım. Open Subtitles الشخص الوحيد الذي أحبه لكي أحافظ على المصلحة الأفضل للجميع.
    Kentsel duruluk için daha yakın tarihli, çok sevdiğim bir örnek. Çünkü her zaman geç kalmışımdır ve her zaman acelem vardır. TED وهذا هو أحدث الأمثلة على الوضوح المثالي الذي أحبه للغاية، وذلك لأنني دائمًا ما أكون متأخرًا وعلى عجلة من أمري.
    Böcekler hakkında gerçekten sevdiğim son bir şey ki birçok insan bunu sinir bozucu buluyor. TED حسنًا، الأمر الأخير الذي أحبه في الحشرات هو شئ يخيف كثير من الناس منها،
    Benim derinden sevdiğim ve saygı duyduğum bu projeyi düşünün. TED على سبيل المثال، هذا المشروع الذي أحبه وأقدره،
    En sevdiğim şey, bu süreçte yaptıklarımızla ilgili iyi hissedebiliriz. TED والأمر الذي أحبه بشدة، أنه يمكننا أن نشعر بالرضا حول ذلك ضمن العملية.
    sevdiğim erkeğin yatağına kahvaltı götürmek hoşuma gider. Open Subtitles أحب أن أقدم الفطور في السرير للرجل الذي أحبه
    Ama sevdiğim adamın sefil odamı görmesini istemiyorum. Open Subtitles لكنني لا أريد للرجل الذي أحبه أن يرى مكاني القذر
    Özgür bir ülkede, sevdiğim adama yeniden kavuşacağım o muhteşem günü görmek için yaşamak istedim. Open Subtitles أردتأنأعيشلهذااليومالمجيد.. عندما في يوماً ما أرتبط بالرجل الذي أحبه ونعيش في بلاد حرة.
    Bu işle ilgili tek sevdiğim şey oydu. Open Subtitles لقد كان الشيء الوحيد الذي أحبه بهذا العمل
    İşin tek sevdiğim yönü işte bu. Open Subtitles هذا هو الشيء الوحيد الذي أحبه في هذه المهنة.
    Sanırım o sene dünya gününü kutlamayı bırakıp bir zamanlar sevdiği dünyayı yok etmeye yemin etmişti. Open Subtitles وأعتقد انها كانت نفس السنة التي تنكر فيها من يوم الأرض وتعهد بتدمير الكوكب الذي أحبه يوم من الأيام
    * Araba ile gezindiğini gördüm aşık olduğum adamla * Open Subtitles * أراكِ تقودين حول المدينة مع الرجل الذي أحبه *
    Onu bir baba gibi sevmesi gereken yaşlı bir adamın başını beklemeye mahkûm edildi. Open Subtitles قدرت لتكون بنتا لرجل كبير الذي أحبه كأب لها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus