İşte tam da bu yüzden, Eva, Sana verdiğim parayı geri vermeni istiyorum. | Open Subtitles | ولهذا أسألك، إيفا، أن تقرضيني المال الذي أعطيتك إياه. |
Sana verdiğim zarfı açmanın zamanıdır. | Open Subtitles | حان الوقت لتفتحي المظروف الذي أعطيتك إياه |
Sana verdiğim süreyi daha verimli kullansaydın böyle bir sorun yaşamazdın. - Ne söylememi istiyorsun? | Open Subtitles | حسناً لو أنك استثمرت الوقت الذي أعطيتك إياه لما عانيت من هذه المشكلة |
Sana verdiğim süreyi daha iyi kullanmalıydın. O zaman bu sorun çıkmazdı. | Open Subtitles | حسناً لو أنك استثمرت الوقت الذي أعطيتك إياه لما عانيت من هذه المشكلة |
Size verdiğim anahtar hâlâ sizde mi? | Open Subtitles | هل المفتاح الذي أعطيتك إياه لازال بحوزتك؟ |
Sana verdiğim şey bu işte. Bunun içinde yüksek teknoloji ürünü ve oldukça etkili yapay bir Çin malı var. | Open Subtitles | هل تعرف ما الذي أعطيتك إياه إنه سم صيني قديم |
İlk Komünyon'da Sana verdiğim madalyayı hala takıyor musun? | Open Subtitles | ألا زلتَ تحتفظ بذلك الوسام الذي أعطيتك إياه حينَ قمتَ بقداسك الأوّل؟ |
Okul projen için Sana verdiğim nüsha nerede? | Open Subtitles | مولي اين العقب الذي أعطيتك إياه من أجل مشروعك المدرسي؟ |
Evet, burada. Sana verdiğim şilinin üzerinde resmi var. | Open Subtitles | بلى، إنه على ذلك الشلن الذي أعطيتك إياه. |
Peki Sana verdiğim sahneyi inceleme şansın oldu mu? | Open Subtitles | هل واتتك فرصة لتراجع المشهد الذي أعطيتك إياه ؟ |
Okul gazetesinin son baskısı için Sana verdiğim görevlendirme. | Open Subtitles | الواجب الذي أعطيتك إياه عن الطبعة الأخيرة لصحيفة المدرسة. |
Sana verdiğim yazıyı okuma fırsatın oldu mu bu arada? | Open Subtitles | بالمناسبة، هل قرأت المقال الذي أعطيتك إياه البارحة ؟ |
Sana verdiğim yazıyı okuma fırsatı buldun mu? | Open Subtitles | هل تسنت لك فرصة لقراءة المقال الذي أعطيتك إياه ؟ |
Fakat Sana verdiğim ilaçlar, bunların azalmasını sağlayacak. | Open Subtitles | ولكن الدواء الذي أعطيتك إياه سيساعدك في تخطي هذه المرحلة |
Sana verdiğim sprey hâlâ verandada duruyor! | Open Subtitles | ما زال الرذاذ الذي أعطيتك إياه على شرفتك |
Sana verdiğim parayı geri alamazsam işimi kaybederim. | Open Subtitles | وإن لم أمتلك المال الذي أعطيتك إياه من الخزنة، -سأفقد وظيفتي |
Bu arada Sana verdiğim paket var ya, yalan söyledim. | Open Subtitles | بالمناسبة، الصندوق الذي أعطيتك إياه... لقد كذبت. |
- Bu Sana verdiğim silah, değil mi? - Evet. | Open Subtitles | هل هذا هو السلاح الذي أعطيتك إياه ؟ |
Size verdiğim video'yu izlediniz mi? | Open Subtitles | هل شاعدت الفيديو الذي أعطيتك إياه ؟ |
Sende bıraktığım izlenimi düşününce, hiç şaşırmadım. | Open Subtitles | باعتبار الإنطباع الذي أعطيتك إياه إني لست متفاجأة |
Bu kesinlikle... sana vermiş olduğum, güzel bir yara izi. | Open Subtitles | دعيني أرى الندب الجميل الذي أعطيتك إياه |