Ara sıra yaptığın, şu tuhaf üzgün çocuk ifadesine büründün yine. | Open Subtitles | تعطي هذا الإنطباع الغريب .وجه الطفل الحزين الذي تقوم به أحيانًا |
Doğaçlama yaptığın zaman bazen ne yaptığının farkında olmadan yapmaya devam edersin, derdi. | TED | قالت لي, عندما تقوم بالارتجال بعض الاحيان انت لا تعلم ما الذي تقوم به و انت ما تزال تقوم به |
Aslına bakarsanız, temel bilgi kaynakları hepsi orada. BG: Gerard, yaptığın şey için teşekkürler. | TED | في الحقيقة، أكبر مصدر من نوعه في الأساس هناك الآن ب،ج: جيرارد، شكراً على العمل الذي تقوم به. |
yaptığın kötülük, masumların yürümek zorunda kaldıkları bir yola benziyor. | Open Subtitles | العمل السيء الذي تقوم به كالطريق السريع حيث يضطرّ الأبرياء للسير عليه. |
Benim komitede yaptığın şeyler için seni tebrik etmem. | Open Subtitles | بتهنئتي لك على عملك الرائع الذي تقوم به في اللجنة |
Ben ev ödevimi yaptım. Senin burada yaptığın iş dinamit.. | Open Subtitles | لقد عملت واجبي العمل الذي تقوم به هنا قنبلة |
O kadar mükemmel yaptığın iş her neyse, bilmeyi çok isterdim. En azından bizim çalışarak bir katkımız oluyor. | Open Subtitles | أحبّ معرفة الشيء الرّائع الذي تقوم به أنت. |
yaptığın bu kadar önemli işin ne olduğunu merak ediyorum. | Open Subtitles | أحبّ معرفة الشيء الرّائع الذي تقوم به أنت. |
Bu yaptığın çok kibarca, ama bir fark yaratmayacak. | Open Subtitles | ان الذي تقوم به كريم للغاية، ولكن ذلك لن يغير أي شئ |
Hicks, hani şu senin yaptığın geçici uzamsal olayı var ya işimize yarayabilir o. | Open Subtitles | هيكس، ذلك الحَيِّز الصُدْغيّ مهما كان ذلك الذي تقوم به من الممكن أن نستفيد منه أريدك أن تاتي معي |
- Bütün yaptığın onları dünyadan korumak, | Open Subtitles | كل العمل الذي تقوم به لحمياتهم من العالم الخارجي |
Annem, yaptığın işle ilgili iyi bir şeyler söylemem gerektiğini söyledi fakat, hiçbir şey bulamadım. | Open Subtitles | حسنًا , أمي قالت أنه يجب علي أن أقول شيء لطيف عن العمل الذي تقوم به ولكن لم استطع أن أفكر في شيء |
Bebeğim, bu yaptığın işte bir problem yok, değil mi? | Open Subtitles | حبيبي الشيء الذي تقوم به لا مضربة به أليس كذلك ؟ |
yaptığın hoş bir şey değil. Neredeyiz, ama? | Open Subtitles | ليس شيئاً لطيفاً الذي تقوم به أين نكون نحن ؟ |
Bu olay, yıllarca yaptığın zor ve karşılıksız işleri fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | القضية ساعدتني أن ألاحظ كل العمل الشاق و الذي لا تتلقى الثناء عليه و الذي تقوم به طوال العام |
Gece yaptığın iş var ya hani. | Open Subtitles | تعلمون، هذا الشيء الذي تقوم به في الليل. |
Bu bombayı kullanarak yaptığın şey bunun aynısı. | Open Subtitles | هذا تحديدًا هو الخيار الذي تقوم به بهذه القنبلة |
yaptığın şu zor işe bak. | Open Subtitles | حسنًا، إنظر لهذا العمل الشاق الذي تقوم به |
Şunu da hatırlatmak isterim ki bu gece yaptığın iş çok ama çok önemli. | Open Subtitles | دعني أذكرك أن العمل الذي تقوم به الليلة فائق بالأهمية |
Bir arkadaşım bana "Şu an yaptığın işi ne kadar sevdiğini önemseme | TED | فقد قال لي أحد أصدقائي: "لا تلقِ بالًا لكونك تحب عملك الذي تقوم به أم لا. |