Sürekli o bara gittim ve yaşadığını söylediği çevrelere bakındım. | Open Subtitles | ذهبت إلى الحانة مررت بالحي الذي قالت أنها تعيش فيه |
Okulda öğretmenimizin bize dünya nüfusunun 3 milyar olduğunu söylediği günü hala hatırlıyorum. Ve bu 1960 yılındaydı. | TED | مازلت اذكر اليوم الذي قالت لي فيه مدرستي في المدرسة ان العالم قد غدا عدد سكانه 3 مليارات نسمة في عام 1960 |
Usturayı birden eline alıvermiş. söylediği bu. | Open Subtitles | الشفرة فقط صادف أن كانت هناك تلك الذي قالت |
Bu ev sahiplerinin kendiliğinden açıldığını söylediği kapı. | Open Subtitles | هذا الباب الذي قالت عنه الساكنة بأنه لا ينفك ينفتح |
Bana gerçekleri söylediği güne geri gitmek ve... | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أعود إلى اليوم الذي قالت لي |
Hani yakın arkadaşı olup ona güvenebileceğimizi söylediği? | Open Subtitles | الصديق الشخصي الذي قالت أننا يُمكننا أن نثق به ؟ |
Kibarca söylemek gerekirse: Usain Bolt bile onun söylediği noktadan diğerine koşmuş olamazdı. | TED | ولاحظنا وجود تناقض. ولوصف الأمر بشكل مهذب: يوسين بولت لا يمكنها الركض من المكان الذي قالت أنها كانت فيه إلى المكان الآخر. |
Lance'in kendisini aradığını söylediği arama sinemanın 6 blok ötesinden yapılmış. | Open Subtitles | " ذلك الإتصال الذي قالت أنه من " لانس جاء من هاتف عملة يبعد ستة أبنية عن مسرح السينما |
Liv'in ikinci kez bakılması gerektiğini söylediği Bandar'daki o gazoz fabrikası orada uranyumu soğutmuyorlarmış. | Open Subtitles | مصنع المشروبات الغازية في باندار المصنع الذي قالت عنه ليف بأن نأخذ نظرة ثانية بشأنه انهم لا يقومون بتبريد اليورانيوم هناك |
Dışarı çıktığını söylediği tünel burası. | Open Subtitles | هذا هو النفق الذي قالت أنّها هربت منه |
Bugün cuma. Cassie'nin öleceğini söylediği gün bugün. | Open Subtitles | إنه يوجد الجمعة اليوم الذي قالت(كاسي) أنها ستموت فيه |
Memur Jones'a, Franklin'nin gittiğini söylediği sahil tarafındaki evleri soruşturtuyorum. | Open Subtitles | جعلتُ النائب (جونز) يتحقق من المنازل على طول الشاطئ بالإتجاه الذي قالت أنّ (فرانكلين) سلكه. |
Bulunduğunu söylediği kısmında bile mi? | Open Subtitles | حتى الجزء الذي قالت فيه أنها سمعت المتهم يقر بقتل (بوني) |
Dün de, saat 11:00 civarında tam da Kay'in asistanının, onun paranoyaklaştığını söylediği zaman ortalıktan kayboldu. | Open Subtitles | ومن ثمّ البارحة، في مكان ما حوالي الساعة الـ 11: 00 صباحاً، يهرب، في نفس الوقت الذي قالت مُساعدة (كاي) أنّه بدأ التصرّف بتشكك. |