Yine bir kere daha, onun hayalleri, içinde Yaşadığımız dünyayı tarif ediyordu. | Open Subtitles | بث واضح ومره اخري رؤياه تصف بالضبط العالم الذي نعيش فيه الان |
Yaşadığımız yere daha yakın konumlarda yiyecek yetiştirmek zorunda kalacağız. | TED | ونحن في طريقنا لزراعة المزيد من الغذاء أقرب إلى المكان الذي نعيش فيه. |
Bütün bunlar, bugün Yaşadığımız dünyamızdan oldukça farklı görünen bir gelecek. | TED | كل هذا يشير إلى مستقبل مختلف جداً من العالم الذي نعيش فيه اليوم. |
Bu yüzden, bence tutumluluk içinde Yaşadığımız zamanda harika bir karşı görüş. | TED | لذا، أعتقد أن حسن التدبير يمثل تناقضًا تامًا مع العصر الحالي الذي نعيش فيه. |
Çünkü artık hepimiz dijital, ağ bağlantılı bir çağda yaşıyoruz, hepimiz ardımızda kayıt bırakıyoruz. | TED | لأنه في العصر الرقمي الذي نعيش فيه الآن, في عصر الشبكات, نحن جميعاً نترك سجلاً. |
Mucitleri, yaratıcıları, yarar sağlayabilecekleri cesaretlendirmek istiyoruz, çünkü üzerinde Yaşadığımız dünya bu interaktif dünya bizim. | TED | نريد أن نشجع عالما من المبدعين والمخترعين والمساهمين، لأن العالم الذي نعيش فيه، هذا العالم التفاعلي، هو ملكنا. |
İçinde Yaşadığımız bu bölünmüş, siyasi kutuplaşmalı dünya bazen farklılıklarımızı öylesine büyük gösteriyor ki bunu aşılamaz bir şeymiş gibi. | TED | وهذا العالم المنقسم والمستقطب سياسًا الذي نعيش فيه يؤثر علينا بجعلنا نشعر أن اختلافاتنا واسعة ولا يمكن أن تقهر. |
Yaşadığımız dünyayı anlamak için, hikayeler anlatırız. | TED | إننا نروي قصصا من أجل أن نفهم العالم الذي نعيش فيه. |
ve üzücü gerçekse şu; dikkatimiz o kadar dağınık ki artık Yaşadığımız dünyayla bağlantımızı koparmışız. | TED | والحقيقة المحزنة أننا مشتتون لدرجة أننا نحن لم نعد نشعر بوجودنا في العالم الذي نعيش فيه. |
Benim için içinde Yaşadığımız çağda insan beyni ve makinelerin birlikte keşifler yapabilmesi büyüleyici bir metafor. | TED | ولكن بالنسبة لي أنها مذهلة لأنها كناية للزمن الذي نعيش فيه، متى يمكن قهر العقول البشرية والآلات معا. |
Bu, kabul ediyorum ki, bütünüyle bir değişimdir, Yaşadığımız dünyanın ekonomisi için çok büyük bir değişimdir. | TED | وهذا ما أظنه، محيطا من التغييرات، تغيير عميق في اقتصاد العالم الذي نعيش فيه. |
Kendisi Yaşadığımız evrenin matematiksel olarak çok zarif olduğunu iddia ediyor. | TED | يدعي أن الكون الذي نعيش فيه راقي رياضيًا جدًا. |
Ve hakikaten, diyorum ki içinde Yaşadığımız gerçeklik bu. | TED | وبالفعل، أود أن أقول هذا هو الواقع الذي نعيش فيه. |
Muhtemelen, bizsiz dünyayı araştırarak şu an Yaşadığımız dünya hakkında daha fazla şey öğrenebiliriz. | TED | لكن باستكشاف العالم بدوننا، ربما نستطيع أن نتعلم المزيد عن العالم الذي نعيش فيه الآن. |
İnşa ettiğimiz ve giderek Yaşadığımız dünyayı kontrol altına alan teknolojinin sonuçları hakkında düşünme sorumluluğumuz var. | TED | يقع على عاتقنا التفكير في أبعاد ما نصنعه من تكنلوجيا خاصة بتزايد إحكامها على العالم الذي نعيش فيه. |
Gezegeni Yaşadığımız bir insan bedeni gibi düşünün. | TED | إفترضوا أن الكوكب مثل الجسم الذي نعيش فيه. |
Bugün içinde Yaşadığımız dünyanın çoğunluğu ormandı. | TED | أغلب العالم الذي نعيش فيه اليوم كان عبارة عن غابات. |
Yaşadığımız dijital dünyada bir elçi olmanın sorumluluğunu her birimiz alabiliyor muyuz? | TED | كيف لكل منا أن يضطلع بمسؤولية أن يكون قائداً للفضاء الرقمي الذي نعيش فيه؟ |
İstatistiğin kökenine bakarsak, Yaşadığımız ülkenin veya toplumun verileriyle ilgilenen ve onları konu alan bir bilim olduğunu görürüz. | TED | إذا نظرتم إلى أصل كلمة علم الإحصاء أو الإحصائيات، تعني علم التعامل مع البيانات عن الدولة أو المجتمع الذي نعيش فيه. |
Hukuk fakültesinde olabilir ama biz gerçek dünyada yaşıyoruz. | Open Subtitles | قد يكون هذا صحيحا بكلية الحقوق، ليس في عالمنا الذي نعيش فيه |
Öyle bir dünyada yaşamıyoruz. Ama adamımızı yakaladık. | Open Subtitles | هذا هو العالم الذي نعيش فيه لكننا قبضنا على رجلنا |