Sana inanan tek bir insan vardır. | Open Subtitles | أنتم الوحيدون القادرين على أخراج الشخص الذي يؤمن بكم |
Senin bir demokrat olman gerekir, sen bir avukatsın adalete inanan birisisin. | Open Subtitles | تهدد بقتلي إذا لم أعترف. منالمفترضأن تكونديمقراطيًا،محاميًا.. الرجل الذي يؤمن بالعدالة. |
Bir şeylere inanan birileriyle tanışmak gerçekten çok hoş, değil mi? | Open Subtitles | من اللّطيف إلتقاء الناس الذي يؤمن بالشيء حقا، أليس كذلك؟ |
İnsanları öldürmenin ünlü olmak için meşru bir yol olduğuna inanan bir adamla karşı karşıyayız. | Open Subtitles | لا انه تحليل للسلوك نحن نتعامل مع معتد الذي يؤمن ان قتل الناس |
Mark, benim iyileşebileceğime inanan yegane kişiydi. | Open Subtitles | مارك كان الوحيد الذي يؤمن أنني من الممكن أن أتحسن |
Bu ironi. Ona inanan sadece ben varım değil mi? | Open Subtitles | هذا شيءٌ مُثير للسخرية، يبدو أنّي الوحيد الذي يؤمن بهِ، أليس كذلك؟ |
Buna muktedir olduğuna inanan ilk Romalı o değil. | Open Subtitles | ليس الرومانيّ الأول الذي يؤمن أنه قادرًا على فعل هذا |
Sen herkese inanan kişisin bana bile. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي يؤمن بالجميع دائماً حتى أنا |
Buna muktedir olduğuna inanan ilk Romalı o değil. | Open Subtitles | ليس الرومانيّ الأول الذي يؤمن أنه قادرًا على فعل هذا |
Ama hiçbir zaman kadere ya da alın yazısına inanan bir adam olmadım. | Open Subtitles | لكن لم أكن قط رجلاً من النوع الذي يؤمن بالقضاء أو القدر |
Bu dünyada iyi biri olduğuma inanan tek insanla. | Open Subtitles | إنّك الشخص الوحيد في العالم الذي يؤمن بأنني صالحة |
Özel mülkün olmadığı bir sisteme inanan insanlar. | Open Subtitles | هو الشخص الذي يؤمن بنظام ليس فيه ملكية خاصة |
Tüm dünyada iyi olduğuma inanan tek kişiyle. | Open Subtitles | إنّك الشخص الوحيد في العالم الذي يؤمن بأنني صالحة |
Medeni bir topluma inanan bir insan. | Open Subtitles | النوع الذي يؤمن بمجتمع متحضر، الذي يؤمن أن مستقبل دولتنا |
"mutlu sonlara" inanan bir tip değilimdir, ama bunun için bir istisna yapacağım. | Open Subtitles | الذي يؤمن بالنهايات السعيدة، لكن هذه المرة سأقوم باستثناء |
"mutlu sonlara" inanan bir tip değilimdir, ama bunun için bir istisna yapacağım. | Open Subtitles | الذي يؤمن بالنهايات السعيدة، لكن هذه المرة سأقوم باستثناء |
Gey olmanın günah olduğuna inanan biriyle empati kurmak elimdeki her şeyi bırakıp eşyalarımı toplayacağım ve cehenneme gideceğim anlamına gelmiyor. | TED | التعاطف مع شخص ما على سبيل المثال الذي يؤمن بأن كونك مثلي الجنس هو ذنب لا يعني أننى بين عشية وضحاها سأترك كل شيء واحزم حقائبي وأمسك بتذكرتى ذاهبا إلى الجحيم، أليس كذلك؟ |
Fakat ailem, terapiye inanan bir aile olsaydı beni muhtemelen cinsiyet algısı bozukluğu gibi bir şeyle teşhis ederlerdi ve ergenliği atlatan hormonlar verirlerdi. | TED | أسرتي كانت من النوع الذي يؤمن بالعلاج كان من الراجح أن يُشخصونني بنوع من التشوه في هويتي الجنسية وكانوا ليداوونني بهرمونات لمنع بلوغي. |
Ben 17 yaşında enfekte oldum. Bir dizayn koleji öğrencisiydim. Erişkinlerle çarpıştım, gerçekten de benim fikirlerime inanan erişkinlerle, bana meydan okuyan, benimle bardaklar dolusu çay içenlerle. | TED | انتقلت لي العدوى عندما كنت في السابعة عشر, عندما, كطالبة في كلية التصميم انا قابلت "انداز", الذي يؤمن فعلا بأفكاري, تحداني, وشرب معي الكثير من أكواب الشاي. |
İsa dedi ki: "Bana inanan bana değil,..." | Open Subtitles | هكذا قال الرب "الذي يؤمن بي, ليس يؤمن لي" |