Ama bazen onları eşsiz yapan şeyleri ellerinden almıyor muyuz? | Open Subtitles | لكن ربما أحيانا نكون قد جردناهم مم الذي يجعلهم بديعين.. |
Ve onları değerli yapan şeyse çoktan sınırlarımız içinde olmaları. | Open Subtitles | و الذي يجعلهم أكثر قيمة هي انهم داخل حدود البلد |
Bu kardeşçe bağ onları bir aile gibi yapıyor. | TED | ترابط الأخ أو الأخت الذي يجعلهم كعائلة. |
Ama hepsini öldüremezsin sevgilerini öldüremezsin, ...bu onları kendileri yapan şeydir, ...onları bizden, senden daha iyi yapan şeydir. | Open Subtitles | لكنّك لا تستطيع قتلهم كلّ. أنت لا تستطيع قتل حبّهم، الذي الذي يجعلهم بإنّهم، |
Köyün sahiplerinin onları yenilmez kılan bir iksirleri olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | بفضل الشراب السحري الذي يجعلهم لا يقهرون |
Demek onları insan yapan tek şeyi kesip çıkarıyorlar. | Open Subtitles | إذاً فهم يزيلون الشئ الوحيد الذي يجعلهم بشراً |
Yani onları oldukları kişi yapan şey nedir sence? | Open Subtitles | ما هو حسب رأيك العامل الذي يجعلهم ما هم عليه الأن |
Hoşlandığın biriyle birlikteyken, onları neyin iyi hissettireceğini bilmek istemez misin? | Open Subtitles | عندما تكوني مع الشخص الذي تحبين ألا تريدين أن تعرفي عن الأمر الذي يجعلهم يشعرون بشعور جيد؟ |
Bu büyü, onlar ve torunları bir daha zorbalık için silah kaldırırsa, onları hasta edip öldürecekmiş. | Open Subtitles | الذي يجعلهم هم ونسلهم يمرضو و يموتو إذا هم أبدا رفعوا أسلحتهم مرة ثانية للعنف العنف |
Kemiğin gücü, onları Muspellheim cehenneminde tutan tek şey ve onları kurtarabilecek tek şey. | Open Subtitles | وأخوك قوة العظام هي الشىء الوحيد الذي يجعلهم فى الجحيم |
Bu onları hızlı ve hareketli yapıyor, ama eğer önceden elinizde sevkıyat çizelgesi varsa, aynı zamanda da onları savunmasız bırakıyor. | Open Subtitles | الأمر الذي يجعلهم سريعين ومندمجين لكن يُبقيهم معرضين للخطر أيضـًا إذا كان لديك جدول مواعيدهم مقدمـًا |
Sanatçıların yapamayacağı şey yoktur fakat onları bu kadar özel kılan ne? | Open Subtitles | يقوم الفنانون بكل أشكال الفحش تحت ستار الفن و لكن ما الذي يجعلهم مميزين و مستحقين للثناء؟ |
Hepsinin zayıf tarafları var ve bu da onları, çok kırılgan yapıyor. | Open Subtitles | ان لديهم ضعف مشترك و الذي يجعلهم عرضة لأي شيء |
Bu derin su balıkları ne yazık ki en az 10 yaşına gelmeden üreyemiyorlar, bu da genç olanlar yumurtlama şansı elde etmeden önce yakalandıklarında onları aşırı avlanmaya karşı oldukça korumasız kılıyor. | TED | ولسوء الحظ، فإن أسماك المياه العميقة هذه لا تتكاثر حتى تبلغ عشر سنوات على الأقل الأمر الذي يجعلهم معرضين بشدة إلى الصيد الجائر عندما يتم القبض على الصغار قبل أن يكون لهم فرصة للتناسل. |
13 ila 18 yaş arasındaki ergenlerin çocuk ve yetişkinlere göre daha çok risk alma eğilimde oldukları artık bir sır değil ama onları bu kadar cesur kılan nedir? | TED | ولا يخفى أن المراهقين من سن 13 إلى 18 يميلون إلى المخاطرة أكثر من الأطفال والبالغين ولكن ما الذي يجعلهم بكل هذه الجرأة؟ |
Fosil yakıt endüstrisi kar amacı güderken politik liderler de sonraki seçimlerle, onları popüler yapacak şeylerle ilgilenir diyebiliriz; zahmetli soruları sormak ise bunların arasında olmasa gerek. | TED | تجني صناعة الوقود الأحفورى الأرباح، والقادة السياسيين، حسنًا، يضعون نصب أعينهم الانتخابات القادمة، وما الذي يجعلهم أكثر شعبية، وأظن ليس هذا هو طرح الأسئلة المزعجة. |
onları eğlenceli bir hale sokar, insan olduklarını gösterirsiniz. | Open Subtitles | الذي يجعلهم مضحكون الذي يجعلهم إناس |
Hancock onları korkutabilen tek kişiydi. | Open Subtitles | و "هانكوك" هو الشخص الوحيد الذي يجعلهم يرتجفون رعبًا |
onları ne yapıyor öğrendim. | Open Subtitles | وما الذي يجعلهم يحدثون؟ واسم كلّ سـحابة |
Su samurlarının bu kıyılarda başarılı bir avcı olmasını sağlayan aynı zamanda onları kayda almayı da zorlaştıran şey küçük, hızlı ve her yeri köşe bucak aramaya meyilli olmaları. | Open Subtitles | ما يجعل القضاعات صيادين ناجحين على هذا الساحل هو أيضاً الذي يجعلهم عصيينجداًعلىالتصوير... أنهم صغار، سريعين، ولديهم.. |