Bilirsiniz işte, bütün gün takside oturan boş kafalı şu adam. | Open Subtitles | تعرفون، ذلك الرجل الذي يجلس طوال النهار داخل سيارة الأجرة خاصته |
Bilirsiniz işte, bütün gün takside oturan boş kafalı şu adam. | Open Subtitles | تعرفون، ذلك الرجل الذي يجلس طوال النهار داخل سيارة الأجرة خاصته |
Ve öyle bir algılamaya sahibiz ki bunu algılama yoluyla her birimizin yanımızda oturan kişiden farklı bir kişi olduğunu biliriz | TED | ولدينا شعور بأن كل واحد منا يحس هذا الشيئ ليس الشخص الذي يجلس إلى جانبك. |
Tanrı İngiltere tahtına Katolik bir kralın oturmasını ister. | Open Subtitles | فاليلعن الرب ذلك الملك الكاثوليكي الذي يجلس على العرش الأنجليزي. |
Tanrı İngiltere tahtına Katolik bir kralın oturmasını ister. | Open Subtitles | فاليلعن الرب ذلك الملك الكاثوليكي الذي يجلس على العرش الأنجليزي. |
Pekala, heykelin yanında duran adamı görüyormusun? | Open Subtitles | هل ترين الردل بالزي الاسود الذي يجلس منع العاهرات هناك |
Duygularımızı kontrol ederken sürücü koltuğunda kim oturuyor? | Open Subtitles | من الذي يجلس في منصة القيادة عندما نتحكم بعواطفنا أو عندما نستجيب لعواطفنا ؟ |
İki sıra arkanızda oturan kişiye 1.000 dolar borç vermek istediğinizi farz edelim. | TED | لنفترض أنك تريد أن تقرض ١٠٠٠ دولار إلى الشخص الذي يجلس خلفك على بعد صفين. |
Ürün elemanı aklına gelen bir fikri hemen yanında oturan mühendisle paylaşabilir. | TED | إذا كان لدى الشخص المُنتج فكرة، فيمكنه إثارتها للحصول على بيانات من المهندس الذي يجلس بجانبه. |
Beyaz Saray'da oturan o ayyaş da bana aceleci diyor. | Open Subtitles | ! هذا السكير الذي يجلس فسي البيت الأبيض يدعوني متهور |
Yanında oturan kişiyi sevmeseniz bile. Tamam mı? | Open Subtitles | حتى اذا لم تكن تحب الشخص الذي يجلس بجانبك, حسناً ؟ |
Yanında oturan kişiyi sevmeseniz bile. Tamam mı? | Open Subtitles | حتى اذا لم تكن تحب الشخص الذي يجلس بجانبك, حسناً ؟ |
Orada arkada oturan adama Bakış gerek yok bir arkadaş teşekkür etmek. | Open Subtitles | لا داعي لشكري، يا رجل. لكن الرجل الذي يجلس بالخلف هُناك، |
Tükürdüğü kan üstüne oturan kişiye gelmiş. | Open Subtitles | الدم الذي بصقت ضرب الشخص الذي يجلس عليها |
Önümde oturan adama uygun düşen ve yaraşan kurnaz bir şekilde tasarlanmış sofistike bir strateji derim ben buna. | Open Subtitles | أنا أدعوا هذه الإستراتيجية معقدة الحيلة لتناسب ولتصبح الرجل الذي يجلس أمامي |
Masada küçük bir erkek çocukla oturan adam, | Open Subtitles | الرجل الذي يجلس مع الصبي الصغير عند الطاولة |
Girişte duran kişi bize düne ait kayıtları getiriyor. | Open Subtitles | إذن الرجل الذي يجلس عند البوابة سيُحضر لنا سجل توقيعات البارحة. سيكون به كلّ أوقات القدوم والخروج. |
Ya şu an arkada duran sandalyedeki adam olursun, ya da ailesi için işi terkeden adam. | Open Subtitles | على الرغم من انك هذا الرجل الذي يجلس على هذا الكرسي الان او الرجل الذي يترك العمل من اجل عائلته |
Bunu kim söyledi? Üçüncü sandalyede kim oturuyor? | Open Subtitles | من الذي يجلس على الكرسي الثالث؟ |
- Evet. - Üçüncü sandalyede kim oturuyor? | Open Subtitles | ومن الذي يجلس في الكرسي الثالث؟ |