Bu, insanları birbirinden ayıran sahip oldukları ve olmadıkları şeyleri tarif etmelerine yardım eden bir kanser. | Open Subtitles | انه السرطان الذي يفصل الناس الذي يساعد على تعريف الاثرياء والفقر |
Bu, insanları birbirinden ayıran sahip oldukları ve olmadıkları şeyleri tarif etmelerine yardım eden bir kanser. | Open Subtitles | انه السرطان الذي يفصل الناس الذي يساعد على تعريف الاثرياء والفقر |
İnsanların eski hatıralarını yeniden anımsamasına yardım eden bir doktor. | Open Subtitles | الطبيب الذي يساعد الأشخاص على تذكر الذكريات القديمة |
Şu dengemi korumama yardımcı olan Aptal hapı almayı sürekli unutuyorum. | Open Subtitles | مازلت أنسى تناول القرص الغبي الذي يساعد توازني |
Böyle bir müşteri yelpazesinden kim sağ kurtulabilir ki? | Open Subtitles | أعني، مَن الذي يساعد هكذا نوع من العملاء؟ |
Jigsaw ve Amanda Young'a yardım edeni. | Open Subtitles | الشخص الذي يساعد (جيج سو) و (أماندا يونغ). |
Şu anda ailene yardım eden dünyadaki tek kişiyim. | Open Subtitles | أنا الشخص الوحيد في العالم الذي يساعد أسرتك في الوقت الحالي |
Diğer korsanların internete bağlanmasına yardım eden korsanlar gibi. | Open Subtitles | مثل القرصان الذي يساعد القراصنة الأخرى الاتصال بالإنترنت. |
Jigsaw ve Amanda Young'a yardım eden insanı bulmak için buradayız. | Open Subtitles | نحن هنا لنجد الشخص الذي يساعد (جيج سو) و (أماندا يونغ). |
Jigsaw ve Amanda Young'a yardım eden insanı bulmak için buradayız. | Open Subtitles | نحن هنا لنجد الشخص الذي يساعد (جيج سو) و (أماندا يونغ). |
O yüzden insanlara yardım eden iyi polis demek dedim. | Open Subtitles | فأجبتها أن الكلمة هي مجرد تعبير... يصف الشرطي الصالح الذي يساعد الناس، |
Başkalarının hayata tutunmalarına yardım eden adam olacağım. | Open Subtitles | سأكون الرجل الذي يساعد الآخرين ليرتقوا ثانية" |
Sadece bu da değil, sistemde Milan'a yardım eden biri daha var. | Open Subtitles | ليس هذا فقط يوجد شخص ما في نظامنا ... ... الذي يساعد "ميلان" |
Normalde yardım eden adam gitti. | Open Subtitles | الرجل الذي... يساعد بالعادة... |
Keystone'da şiddet görmüş kadınlara kendi ayaklarının üzerinde durmasına yardım eden bir program var. | Open Subtitles | هناك ذلك البرنامج في (كيستون) الذي يساعد النساء الذين تعرضوا للإعتداء بالوقوف على أرجلهن. |
Ben Aurora gibi insanlara.. ..yardım eden biriyim. | Open Subtitles | إنّي من النوع الذي يساعد أناسًا مثل (أورورا). |
Yeni salınan mahkumların topluma alışmasına yardımcı olan bir yermiş. | Open Subtitles | الذي يساعد المساجين المطلوق سراحهم حديثا للعوده إلى المجتمع |
Vücüdu ultraviyole radyasyon bozunumuna, DNA'nın yıkımına veya zarar görmesine, ve vücuttaki hücre üretimine ve bölünmesine yardımcı olan folik asit molekülünün yıkımına karşı korudu. | TED | حيث حمى الجسم من المعاناة جراء الأشعة فوق البنفسجية الدمار، أو التلف للحمض النووي، وانهيار جزيء مهم جداً يسمى حمض الفوليك، الذي يساعد في طاقة إنتاج الخلايا، وإعادة إنتاجها في أجسامنا. |
Ya bu aileyi mahvedecek olan Emily'ye yardımcı olan birini körü körüne koruyorsan? | Open Subtitles | وماذا لو كنتِ تدافعين بغير هدًى (عن الرجل الذي يساعد (إيميلـي في هدم هذه العائلة؟ |
Böyle bir müşteri yelpazesinden kim sağ kurtulabilir ki? | Open Subtitles | أعني، مَن الذي يساعد هكذا نوع من العملاء؟ |
Jigsaw ve Amanda Young'a yardım edeni. | Open Subtitles | الشخص الذي يساعد (جيج سو) و (أماندا يونغ). |