Amerikan halkı bu kitabı hak ettiği şekilde fırtına sonrası sessizliğine gömecektir. | Open Subtitles | فإن الرأي العام الأميركي سيستقبل هذا الكتاب بهتافات بهدوء وغضب شديد الذي يستحقه |
Ona hak ettiği saygı gösterilerek muamele edilmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريدن أن يتم معاملته بالحترام الذي يستحقه |
Bu özellikler ona çok hak ettiği derin bir saygı kazandırdı. | Open Subtitles | هذه الصفات التي يملكها تكسبه الإحترام الراسخ الذي يستحقه بجداره |
Jack'i bu hak ettiği kadere niye terk edemediğini de. | Open Subtitles | ولماذا لم استطع ترك جاك في المصير الذي يستحقه |
Geçen sene, şayet bu ülke ona hak ettiği saygıyı gösterseydi asla gerçekleşmeyecek bir suçtan dolayı hapse girdi. | Open Subtitles | وفي العام الماضي، دخل السجن لجريمة ما كانت لترتكب لو أن هذا البلد منحه الإحترام الذي يستحقه |
Umalım da bunu yapan, hak ettiği gibi buradan sürgün edilir. | Open Subtitles | لنأمل ان الشخص الذي فعل هذا يتلقى العقاب الذي يستحقه |
Bu gece herkesin hak ettiği şeyleri almasına karar verdim. | Open Subtitles | أنا قررت الليلة أن على كل واحد ان يحصل على الشيء الذي يستحقه |
Sizden bu kardeşimizin buraya yeniden ayak uydurması için yardım etmenizi ve bu trajediden dolayı hak ettiği saygıyı göstermenizi istiyorum. | Open Subtitles | أنا أتوقع أن تساعدوا أخاكم في التأقلم على العيش هنا وتعطوه الاحترام الذي يستحقه بعد الاستيقاظ من المأساة |
Yarı insan olduğu için ona hak ettiği sevgiyi veremiyorsan aptal olan sensin. | Open Subtitles | وإذا لم تتمكن من منحه الحب الذي يستحقه لكونه نصف بشري.. إذن، أنت الأبله. |
Kuruculardan bize halkımızın hak ettiği geleceği teminat altına alacak bir mesaj. | Open Subtitles | رسالة من المؤسسين تضمن المستقبل الذي يستحقه شعبنا |
Sürünün hak ettiği lider olmanda yardımcı olabilirim. | Open Subtitles | بوسعي مساعدتك لتغدو القائد الذي يستحقه قطيعك. |
Sürünün hak ettiği lider olmanda yardımcı olabilirim. | Open Subtitles | بوسعي مساعدتك لتغدو القائد الذي يستحقه قطيعك. |
Bayım, her insan evladının hak ettiği gibi babanıza kibar davranmanız gerektiğini o kalın kafanıza sokacağız. | Open Subtitles | يا سيد، سوف نضرب جمجمتك الضخمة حتى تعامل والدك باللطف الذي يستحقه كلّ بشري |
Şu an hak ettiği tek şey onu öldüren kadını savunmamanızdır. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي يستحقه الآن أن لا تدافعوا عن السيدة التي قتلته. |
Fakat kardeşinin doğmasıyla hak ettiği ilgiyi göremeyeceğinden endişeliyim. | Open Subtitles | أخشى أنه قد لا يتلقى الاهتمام الذي يستحقه |
Bu adamın hak ettiği saygı duruşu bu. | Open Subtitles | وهذا هو التقدير الذي يستحقه هذا الرجل |
Kendisinde hak ettiği saygıyı gösterelim. | Open Subtitles | لذا لنقدم جميعنا الترحيب الذي يستحقه |
Ve sonunda Tom'a hak ettiği vedayı edebiliriz. | Open Subtitles | وأخيراً الان بإمكاننا ان... نعطي توم الوداع الذي يستحقه. |
Şunu diyorum ki John Doe davasına hak ettiği dikkati gösteriyoruz | Open Subtitles | أقول أن "مجهول الهوية" حصل على الإنتباه الذي يستحقه |
hak ettiği ilgiyi alamıyor, | Open Subtitles | هو عدم حصوله على الإهتمام الذي يستحقه |
O geleceği ateşe veren Tyrion ne hak ediyor? | Open Subtitles | ما الذي يستحقه (تيرين) لإضاءة ذلك المستقبل؟ |