Bunu... Prostat masajını sadece doktor yapabilir. | Open Subtitles | الدكتور هو الوحيد الذي يمكنه أن يقوم بتدليك المثانة |
Bir şeyi bu kadar küçük ve böylesine yoğun ve böylesine güçlü ne yapabilir? | Open Subtitles | ما الذي يمكنه جعل الشيء بهذا الحجم الصغير وبهذه الكثافة وبهذه القوة؟ |
Böyle bir şeyi kim yapabilir? | Open Subtitles | من الذي يمكنه فعل شيء مثل هذا ؟ |
Gerçek bir dehasın. Bunu yapabilecek tek zeki kişi sensin. | Open Subtitles | العبقري الحقيقي الوحيد الرجل الأذكى الوحيد الذي يمكنه فعل ذلك |
Bunu yapabilecek tek kişi benim. Bu işin kaynağında olan benim! | Open Subtitles | أنا الشخص الوحيد الذي يمكنه ذلك فأنا هنا في مصدر القرار |
Günde bir milyon kromozom üretebilecek büyük bir robot yapabilecek durumdayız. | TED | لدينا المقدرة الآن لبناء روبوت ضخم الذي يمكنه صنع مليون كروموسوم يومياً. |
Tamam, bunu ne yapabilir? | Open Subtitles | حسناً , ما الذي يمكنه فعل ذلك ؟ |
# Dünya ne yapabilir # Çokça şahit oldum | Open Subtitles | "لقد رأيت الكثير ما الذي يمكنه فعله العالم" |
Tamam. Tüm bunları ne yapabilir? | Open Subtitles | حسنٌ، ما الذي يمكنه فعل كل ذلك؟ |
Bunlardan birisi beni daha fazla insan yapabilir. | Open Subtitles | ذاك الذي يمكنه أن يجعلني أكثر بشرياً |
Başka ne yapabilir ki? | Open Subtitles | مالشيء الآخر الذي يمكنه فعله؟ |
Ne tür bir silah böyle bir şey yapabilir ki? | Open Subtitles | ما نوع السلاح الذي يمكنه فعل ذلك ؟ - |
Böyle bir şeyi sadece büyü yapabilir. | Open Subtitles | فقط السحر الذي يمكنه فعل ذلك. |
Niyetim sizi hapse attırmaktı ve bunu yapabilecek biriyim. | Open Subtitles | انا كنت انوي ادخالك السجن وانا الوحيد الذي يمكنه ذلك |
Ayrıca ona yazan biri olacaksa bu adam bekâr biri bu konuda bir şeyler yapabilecek biri olmalı. | Open Subtitles | لكان الشخص العازب الشخص الذي يمكنه فعل شيء حياله |
Bunu yapabilecek tek kişi, şu anda silaha sahip olan kişi. | Open Subtitles | الوحيد الذي يمكنه فعل ذلك هو الذي يحمل المسدس |
Ve gerçek şu ki bunu yapabilecek tek kişi sendin. | Open Subtitles | والحقيقه هي اعرف بانك الشخص الوحيد الذي يمكنه |
Onu yapabilecek tek kişi kağıdını açmış olandır. | Open Subtitles | الشخص الوحيد الذي يمكنه الرؤية جيداً، هو شخص خارج اللعبة |
Ve senin söylediğine göre bunu yapabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | طبقاً لكلامك, أنت الوحيد الذي يمكنه أن يقتلها |
Yapılması gereken şeyler var ve bunları yapabilecek tek kişi de benim. | Open Subtitles | وأنا الوحيد الذي يمكنه فعلها عليك أن تعرف كم كان صعباً لأتجنب هذا الوقف |