- Adam hiçbir şey yapmamıştı. - Yapması gerekmiyordu. | Open Subtitles | الرجل لم يفعل أي شيء ولم يكن لديه ليفعل ذلك |
- Adam mektup yazmayı bırakmıyor.. | Open Subtitles | الرجل لم يتوقف عن كتابة الرسائل. |
Yani bu adam hiç mola vermemiş. Hem de hiç. | Open Subtitles | أصحيح أن هذا الرجل لم يطلب منك التوقف , أبداً |
adam hiç bir suç işlemedi daha. İftira diye iş bozulur. | Open Subtitles | الرجل لم يفعل شيئاً البتة، في الأخير سوف تقعان في فخ، كلامكا |
Şansına, o herif derdime dert eklemekten başka bir işe yaramazdı. | Open Subtitles | لحسن حظّك أنّ ذلك الرجل لم يشكّل إلاّ مصدر إزعاج لي |
Evet ama adam daha hastaneden ayrılmadı bile. 2 numaralı yataktaki hastam. | Open Subtitles | لكن هذا الرجل لم يترك المستشفى بعد إنه مريضي في السرير 2 |
- Adam henüz burada değil. - Şaka yapıyorsun ! | Open Subtitles | الرجل لم يأتي بعد اتمزحين؟ |
- Harold, gitmesini... - Adam lafını bitirmedi Frank. | Open Subtitles | ـ نحن لم نطلب منه ـ الرجل لم ينهى كلامه, يا (فرانك)َ |
- Adam gözünü bile kırpmadı. | Open Subtitles | الرجل لم يغفل له جفن |
- Adam asla yaşlanmaz. | Open Subtitles | الرجل لم يكبر لم يكبر - |
- Adam bir türlü anlamıyordu. | Open Subtitles | -لكن الرجل لم يفهمها . -ماذا؟ |
adam hiç kadınlarla ilgilenmiyor, onun garip gözüktüğünü düşünüyordum. | Open Subtitles | ذلك الرجل لم يكن عنده أي امرأة, لذلك أعتقد أن ذلك كان يبدو غريباً. |
Aptalca bir fikir. adam hiç resmi görevde bulunmadı. | Open Subtitles | إنها فكرة بلهاء الرجل لم يسبق له العمل بمكتب عام |
adam hiç pizza dükkanı açmayacak. | Open Subtitles | ..هذا الرجل لم يفتتح مطعماً للبيتزا |
Yani resmi olarak bu adam hiç var olmamış. | Open Subtitles | لذا، رسميا، أظن بأن الرجل لم يكن موجودا |
Ama bu adam hiç bir şeyi atmaz. | Open Subtitles | لكن ذلك الرجل لم يرم أيّ شيء بعيدًا. |
Ayrıca herif öyle doğmamış, biliyorsun. | Open Subtitles | كمان ان الرجل لم يولد على تلك الهيئة اتعلم هذا ؟ |
- O herif seni incitebilirdi. | Open Subtitles | كان من الممكن أن يؤذيكِ ذلك الرجل لم يفعل |
Şanslısın; herif başıma bela olmaktan başka işe yaramıyordu. | Open Subtitles | لحسن حظّك أنّ ذلك الرجل لم يشكّل إلاّ مصدر إزعاج لي |
Parayı kazandım ama adam paramı vermek istemedi. Sonra da soyuldu. | Open Subtitles | لقد ربحت المال، ولكن الرجل لم يرد أن يدفع ليّ، ثمّ تمّت سرقته |
Affedersin ama adam henüz kardeşlik damgasını bile taşımıyor. | Open Subtitles | الرجل لم يُختم بعد بعلامة الأخوة رغم ذلك فقد قدمته |
Size saygım sonsuz Valim ama adam sadece iki polis öldürmedi. | Open Subtitles | مع كامل أحترامي لك, ايها الحاكم هذا الرجل لم يقتل شرطيان فقط |
Biliyor, bacağımın durumunu görüyor, aramızda bir timsah olduğunun da farkında, ama bakın, bu adam bir saniyeliğine bile olsun yavaşlamıyor. | TED | إنه يعلم ، ويرى الحال التي عليها قدمي، ويعلم أن بيني وبينه يوجد تمساح، وأقول لكم، أن هذا الرجل لم يتوان للحظة واحدة. |