Wheaton su kulesine çıkıp sprey boyayla ismini yazman için sana meydan okumuştum. | Open Subtitles | تذكـر، عندما تحديتك أن تـتـسلق برج الماء وتـكتب إسمك بـ الرذاذ على جانبها؟ |
Hikâye burada bitmiyor. Çünkü CFC'ler sprey kutularından başka birçok yerde daha kullanılıyordu. | TED | الآن، القصه لم تنتهِ هنا، لأن مركبات الكربون هذه كانت تستخدم بشكل أكثر بكثير من مجرد عبوات الرذاذ. |
- sprey taşıyan çok kız var mı? | Open Subtitles | هل تحمل الكثير من الفتيات الرذاذ الحارق؟ |
Bebeğim, o spreyi uzun çorabın üzerine yaptığında çok hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | حبيبتي , احب هذا الرذاذ وخاصه على الاشياء اللاصقه |
Bu telsiz, oyuncak değil, gerizekalı! Eğer kasabanın dışındaysanız biber gazı yanınızda olmalı. | Open Subtitles | هذه الاذاعة ليست للعب، كما تعلم ،سافل. إذا كنت خارجا المدينة، هذا الرذاذ أمر لا بد منه. |
Bir dahaki sefere bayıltıcı spreyin dozunu artırın. | Open Subtitles | في المرة القادمة حاول أستعمال جرعة من الرذاذ المنوم |
Çantana yeni bir sprey daha koydum. | Open Subtitles | لقد أعدت لك علبة الرذاذ الحار إنها في حقيبتك |
Yani, İkiside sprey gibi, ama çene ishali kelimelerin ağızdan fışkırması anladınız mı? | Open Subtitles | أعني أن كلاهما نوع ما من الرذاذ لكن الثرثره هي رذاذ من الكلمات من الفم |
Kapüşonlu ceket giyen bir adam yangın merdivenlerindeki güvenlik kameralarını sprey boyayla boyamış. | Open Subtitles | رجل يرتدي سترة بقبعة دخل من سلم الخدمة وغطّى العدسات بطلاء الرذاذ |
Sana verdiğim sprey hâlâ verandada duruyor! | Open Subtitles | ما زال الرذاذ الذي أعطيتك إياه على شرفتك |
sprey alıcılara değdiğinde tepki gösteriyor. | Open Subtitles | يعمل عندما يضرب الرذاذ المجسات |
Bulduğunuz sprey bu muydu Doktor? | Open Subtitles | هل كان هذا هو الرذاذ الذى وجدته دكتور؟ |
Cinayet aleti eriyip gitmiş olabilir ama ardında, imzan olan bronzlaştırıcı spreyi bırakmışsın. | Open Subtitles | سلاح الجريمة لربما ذاب، لكنكِ تركتِ ورائكِ توقيعكِ دبغ الرذاذ. |
Merak ediyordum da o karıncalara karşı hangi spreyi kullanıyorsunuz? | Open Subtitles | كنت أتساءل، ما هو نوع الرذاذ الذي تستخدمه لرش النمل لديك؟ |
Yatağının yanında bir geniz spreyi bulundu... ve içi arıtılmış su ve kokain doluydu. | Open Subtitles | زجاجة الرذاذ الانفى وجدت بجانب السرير... كانت مملوءة بمحلول من الماء والكوكايين. |
Biber gazı çantamda. | Open Subtitles | أتذكر الرذاذ الحار؟ ما يزال لديّ |
Hayır, hayır. Bronzlaştırıcı spreyin ana maddelerinden biridir. | Open Subtitles | لا، لا، إنه فقط، إنه المكون الرئيسي في دباغ الرذاذ. |
Bu spray ne içeriyormuş bakalım? | Open Subtitles | هوا, هوا ماذا هناك ماده في الرذاذ |
Biber gazını hatırladın mı? | Open Subtitles | إتفقنا؟ أتذكر الرذاذ الحار الذي أعطيتني إيّاه؟ |
Şu parıldayan, spreyli suç mahallindeki adamların kullandığı şeyden. | Open Subtitles | مادّة الرذاذ المتوهّج الذي يستعمله الجنائيين في مسارح الجرائم. |
Bu yüzden katil tarafından silinmiş olsa da kan izini gösterebilen özel spreylerden kullanacağız. | Open Subtitles | من هذه الصالة الرياضيّة، لذلك سنفحصهم بهذا الرذاذ الذي يمكنه أن يكشف العناصر الزهيدة من الدم على سطح من خلال توهجها حتى بعد تنظيفها. |
Sipariş ettiğim buharlaştırıcı sonunda geldi. | Open Subtitles | طلبت الرذاذ المخدر وأخيراً وصل اليوم |