Duvarlara grafiti yapmanın cezasının 10 bin dolar ve 1 ay hapis olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | متاكد أن غرامة الرسم على الجدران هي 10 ألاف دولا و30 يوما في السجن |
grafiti kötüdür. Gidip spor yapın. | Open Subtitles | الرسم على الجدران سيء إذهبنا و مارسا الرياضة |
Şimdi, kardeşinizi yüz boyamaya götürün. | Open Subtitles | والآن خذ شقيقك إلى جناح الرسم على الوجوه |
Tam babası gelecekken Scarlett birilerinin yüzünü boyamaya başlamasın. | Open Subtitles | و لا تريدون أن تبدأوا الرسم على وجه طفلاً ما فقط ليأتى والد سكارليت |
Baylar, güzel sanatların tarihi bir temsilcisi olan tuval üzerine bir resmin diyarına gidiyoruz. | Open Subtitles | أيها السادة نحن ندخل مملكة من الفن القديم من الرسم على القماش |
Bu limitli düşünme yaklaşımını benimsedim ve tuvalime taşıdım ve düşündüm ki, tuvale resim yapmak yerine sadece göğsüme resim yapsam ne olur? | TED | أخذت هذا النهج التفكيري التقليدي إلى قماشتي و تساءلت ماذا لو ، عوضاً عن الرسم على القماش ، يمكنني فقط الرسم على صدري ؟ |
Bunu yaptığımızdan dolayı birçok arkadaşımız bizim kesinlikle aptal olduğumuzu düşündü ve bir gün geri gelecektik duvardaki bütün tablolar kaldırımış ve yerlerine graflar olacaktı. | TED | إعتقد الكثير من أصدقائنا أننا كنا أغبياء تماما للقيام بذلك واننا سوف نتراجع عن هذا وسيتم إزالة كل الصور التي كانت على الحائط ، وستُنسى فكرة الرسم على الجدران |
Aslında, ben bakmadım... grafiti yaparken yakaladığım çocuk, | Open Subtitles | في الحقيقة لم أقم بذلك فنان في الرسم على الجدران ألقيت القبض عليه |
Bütün o ayyaşlar, serseriler grafiti çizenler, toplum düşmanları ordaydı ve biz elimizde iki azılı hırsızla çıkageldik. | Open Subtitles | جميع أولئك السكارى و الطائشين و ماسِحي زجاج السيارات وفنّاني الرسم على الجدران والبائلين في الأماكن العامّة وكل ما نستطيع تحقيقه نحن هو جنحتي سطو |
Bu arada duvardaki grafiti için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً على... على أي حال، شكراً على الرسم على حائطي. |
Bu kırma ırkların grafiti yapmalarını engellemeye çalışmak köpeklerin sıçmalarını ya da maymunların bok fırlatmalarını engellemek gibi. | Open Subtitles | أعني أن محاولة منع هذه الأعراق الهجينة من الرسم على الجدران مثل... محاولة منع الكلاب من التبول و القردة من الإلقاء بالروث. |
graffiti yapıyordum her yere adımı yazıyordum, şehri tuval olarak kullanıyordum. | TED | كنت امارس الرسم على الجدران-- اكتب اسمي في كل مكان, استخدم المدينة كانها لوحة قماشية. |
Bir tuval yerine yüzünü boyayacaksın. | Open Subtitles | لكن بدلاً مِن الرسم على لوح للرسم... ترسمين وجهك. |
Kendi sanatımı zorlamak ve birkaç binayı kapsayan resim çizmek istedim ve bunun bir tek Moqattam tepesinden görülmesini planladım. | TED | كنت أريد أن أن أتحدى نفسي فنيًا من خلال الرسم على عدة بنايات يمكن أن ترى بشكل كامل من على قمة جبل المقطم. |
Hatırladığım kadarıyla resim yapmakta çok yetenekliydi ama hayatta değil. | Open Subtitles | كانت عنده موهبة في الرسم على ما أذكر لكن ليس في الحياة |
duvardaki resimler bir graffitici artist tarafından yüzlerce evsiz insanları anmak için yapılmıştı. 1991'de tünel yeniden trenler için açıldığında, yeniden yerleştirilmişti. | TED | وقام أحد فناني الرسم على الجدران بزخرفة جدرانه للأحتفاء بذكري مئات من المشردين الذين تم إخلائهم من النفق في 1991 عندما تم إعادة فتحه للقطارات. |