Sokaklarda içeriğiyle oynanmış bir miktar tereyağı satılmış. | Open Subtitles | أي دفعة الزبدِ المُلَوَّثِ ضَربتْ الشوارعَ. |
Ama bir düşünsene, Sevgililer Günü'nde her saniyeyi doldurmak için endişe etmeyip tereyağı hakkında konuşmasaydık ne kadar güzel olurdu. | Open Subtitles | لكن فقط يَتخيّلُ كَمْ مراهنَ عشاء فالانتايننا كَانَ يمكنُ أَنْ يَكُونَ إذا نحن ما كُنّا قلقينَ جداً حول مَلْئ كُلّ ثانية وحيدة بالكلامِ حول الزبدِ. |
Bir tereyağı bıçağı kadar zeki olabilir, ama kabul etmek lazım ki insanların karakterini iyi çözüyor. | Open Subtitles | حَسناً، قَدْ يَكُون غبي كاسكين الزبدِ... لَكنَّك يجب أن تُعترفْ انه مقيّم جيد للشخصيات. |
Bu tereyağ mükemmel ısı/yoğunlukta. | Open Subtitles | هذا الزبدِ المثاليونُ كثافة قطعِ درجةِ حرارة. |
Bedenini malzemenin üzerine koydular ve tutuşturmak için bu tereyağını kullandılar. | Open Subtitles | عندما أذاعوا الحرق. عَرفتَ بأنّهم يُغطّسونَ الجسم والمحرقة الجنائزية في الزبدِ المُوَضَّحِ فقط للحُصُول علاه يَحترقُ؟ |
tereyağı gibi bir uyuşturucunun etkisindeki bir çocuk. | Open Subtitles | أي طفل أبيض الذي خُدّرَ فوق على الزبدِ والطلقةِ أحد ي... |
Evet bu tereyağı mükemmel. | Open Subtitles | لا، هذا الزبدِ مثاليِ. |
Ona biraz tereyağı sattım. | Open Subtitles | بِعتُه بَعْض الزبدِ. |
"Bu tereyağ mükemmel ısı/yoğunlukta." | Open Subtitles | "هذا الزبدِ المثاليونُ كثافة قطعِ درجةِ حرارة." |
Bak, sen şu tereyağını sokaklara dağıtan adamı bul. | Open Subtitles | النظرة، فقط يَكتشفُ مَنْ أصبحَ ذلك الزبدِ على الشوارعِ، |