Küçük bir kasabada kasapken, Doğu Yakası'nın tarım efsanesi oldu. | Open Subtitles | كان يعمل في بلدة صغيرة كـ جزار بجوار الساحل الزراعي |
Et ürünleri işin aslında tarım sektörümüzde çok maliyetli bir ürün. | TED | واللحوم في الحقيقة، شيئاً مكلفٌ جداً من انتاجنا الزراعي. |
Kabaca bu rakam bütün dünyanın global tarım çıktısının yaklaşık yüzde 8'ine tekabül etmekte. | TED | ذلك يمثل 8 في المئة من الناتج الزراعي عالميا. |
Şimdi ne yapacağız? Dünya etrafında tarımsal ürünleri nasıl ikiye katlıyacağız? | TED | كيف سنحقق ذلك؟ كيف سنضاعف من الإنتاج الزراعي حول العالم؟ |
Onlara göre kahin tarzı tarım sadece insan alanını kapsıyor ve daha çok insanı düşük ücretli tarımsal işçiliğe çekiyorlar. | TED | يدّعون أن النمط الزراعي للأنبياء يوسع الأثر البشري فقط ويحول المزيد من الناس إلى مزارعين ذوي أجور منخفضة. |
Ben çocukken, Çiftlik yolunun dışında oturan bir arkadaşım ve bir de şu harabeye dönmüş değirmen vardı. | Open Subtitles | عندما كنت صبياً كان عندي صديق الذي عاش على الطريق الزراعي كان هناك هذه المطحنة الصدئة جداً |
Ama yüzde 68 gibi büyük bir oran, eşya üretmek ve çoğumuzun her gün beklediği hizmetleri sunmak amaçlarından kaynaklanıyor. tarım, ev işi ve inşaat gibi sektörler buna örnek. | TED | و لكن النسبة الأعظم تصل إلى 68 في المئة بغرض خلق البضائع و إيصال الخدمات و التي يعتمد عليها أغلبنا يوميا، في قطاعات مثل العمل الزراعي و العمل المنزلي والبناء. |
Üç yıllık tarım işi olacağına dair söz aldılar. | TED | وعدوا بثلاث سنين من العمل الزراعي الجاد. |
Ben de bir gazeteci olarak tarım sektörüne iyice daldım | TED | لذا، بحس الصحفي لدي بدأت النتقيب في القطاع الزراعي |
Gördüğünüz gibi, tarım sektörü ya da misafir işçi programıyla ilgili anlattıklarım aslında insan kaçakçılığı değil; | TED | تذكروا، لا شيء من ما أصِفُه حول هذا القطاع الزراعي أو عن برنامج العامل الضيف ما يعتبر تجارة بالبشر. |
tarım toplumlarında yağmurun bereket ve refah getirmesi için, hareketlerle yapılan bir dua biçimi olarak geliştirildi. | TED | تم تطويره كحركة للصلاة للأمطار و الخصوبة والإزدهار الذي يعني المجتمع الزراعي |
Tüm Avrupa tarım sektörü bir yolculuğa başladı ve bence bu herkesin bir şeyler öğrenebileceği bir yolculuk. | TED | بدأ القطاع الزراعي الأوروبي بأكمله في رحلة، وأعتقد أنها رحلة يمكن لأي شخص أن يتعلم منها. |
Bu tarım yönteminin güzel yanı aynı tarladan aynı anda iki farklı mahsul birden alabilmenizi sağlaması: | Open Subtitles | جمال هذا الأسلوب الزراعي يكمن بأنه ينتج محصولين في أن واحد |
tarım yapacaksanız, onlarla yapacaksınız. | Open Subtitles | اذا كنت تريد ان تكون في الانتاج الزراعي يجب ان تفعل ما يامروك به |
Hammadeler binlerce yıl süren tarımsal ekonominin dayanağıydı. | TED | كانت السلع هي أساس الإقتصاد الزراعي الذي أنتهى قبل آلاف السنين. |
tarımsal ve sanayi ürünlerine fiyat biçtim. | Open Subtitles | وزيفت الارقام الخاصه بمعدل الإنتاج الزراعي والصناعي |
Sonra tüm yolu geri dönüp tarımsal kireç getirmiştir. | Open Subtitles | ثم يجري عائداً كل هذه المسافة للخارج و يحضر الجير الزراعي |
Kilise bahçesinde tarımsal kireç kullanıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تستخدم الجير الزراعي على تربة الكنيسة ؟ |
Çiftlik yardımlarının bizi 10 yıl içinde nasıl ülke çapında bir kuraklığa götüreceğini açığa çıkarıyor. | Open Subtitles | انها تستعرض كيف أن الدعم الزراعي من الحكومة تقود بلادنا ببطء الى الجفاف في غضون 10 سنوات |
Derlerdi ki; bu zirai takvimdir ve insanlar-- Ama bunun neden anlamsız olduğunu size söyleyeyim. | TED | قالوا أنه يوافق التقويم الزراعي لكن دعوني أخبركم لما ليس الأمر منطقيّا. |
Çalıların arkasında, çakıllı yolda. | Open Subtitles | خلف الأشجار، على الممر الزراعي |