Miriam, bu evlilik sadece Raza ile Zaara arasında değil. | Open Subtitles | سيدة مريم ، هذا الزواجِ ليس فقط بين راز وزارة |
Miriam, bu evlilik sadece Raza ile Zaara arasında değil. | Open Subtitles | سيدة مريم ، هذا الزواجِ ليس فقط بين راز وزارة |
Erkek arkadaşım ve ben çok genciz ve evlilik hakkında falan konuşmuyoruz. | Open Subtitles | تَعْرفُين، خليلي وأنا شابين جداً ولا نتحدث حول الزواجِ. واسم خليلك رحيم؟ |
Esir kampındaki iki yıl, dört yıllık evliliğe aşağı yukarı eşit sayılır. | Open Subtitles | تلك السنتانِ في معسكرِ السجنِ تقريباً مساوية لأربع سَنَواتِ مِنْ الزواجِ. |
evliliğin tutkuyu azaltabileceği yazıyor. | Open Subtitles | لذا يَقُولُ هنا أن الزواجِ يُمْكِنُ أَنْ يُؤدّي إلى فقدان العاطفةِ |
Ele aldığım her dava evliliği sudaki ölü olduğuna... beni daha fazla inandırıyor. | Open Subtitles | كُلّ حالة أُعالجُها يُقنعُني أكثر ذلك الزواجِ ميتُ في الماءِ. |
Bunun eşcinsel evlilikle alakası kalmadı, bu daha ziyade Ben ve Shel evliliğine döndü. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد هو حول الزواجِ المرحِ بقدر هو حول بن وشيل. |
Evlendikten sonra her kuruşunu vereceğim. | Open Subtitles | اعطيها المال. أنا سَأَدفع لّ سنت بعد الزواجِ |
Herhangi bir sözleşmeyi ele alalım. Mesela evlilik sözleşmesini... | Open Subtitles | لذا نَقُولُ، لكن دعنا نَأْخذُ العقدَ إلى أكثر عضويه، إلى الزواجِ. |
Mahkeme evlilik sözleşmelerindeki itimadı uygulamaya kalkmaz. | Open Subtitles | المحكمة لَنْ تَذْهبَ قرب الفَرْض وفاء أَو حُسن نيّة في الزواجِ. |
Bütün evlilik kurmacaymış! | Open Subtitles | لا ذلك الزواجِ بالكاملِ كَانَ كلام فارغَ |
Dük artık hiç ilgi göstermeyecektir, evlilik için kızınızın elini tutmaya. | Open Subtitles | الدوق سَوْفَ لَنْ يُهتَمُّ بطلب يَدّ بنتكَ في الزواجِ. اتمنى لكم يوم جيد. |
New Jersey'deki evlilik danışmanını bile denedik. | Open Subtitles | نحن حتى حاولنَا بأنّ إستشارة الزواجِ شيء في نيو جيرسي. |
O evlilik danışmanına gitmek istemen gibi. | Open Subtitles | مثل الإرادة للذِهاب إلى تلك إستشارة الزواجِ. |
Bu evliliğe orta yerden girebileceğimi düşünerek aptallık ettim. | Open Subtitles | يا. أناكُنْتُساذجَلإعتِقادأنايُمْكِنُأَنْ فقط قفزة إلى هذا الزواجِ. |
İlerlememiz Mandola'nın servetine bağlı ve Mandola'nın serveti de bu evliliğe. | Open Subtitles | يَعتمدُ تقدّمُنا على ملكية ماندولا... وملكية ماندولا يَعتمدُ على هذا الزواجِ. |
Bak ne diyeceğim, bir yerlerde okumuştum da evliliğin özünde, ödün ve uzlaşı varmış. | Open Subtitles | حَسناً، تَعْرفُ الذي، قَرأتُ، جيّد، في مكان ما ذلك الزواجِ حول المساومةِ. |
Bir evliliğin yürümesini bunlar sağlar. | Open Subtitles | كُلّ شيء الذي يَجْعلُ الزواجِ ناجح |
Kariyerimi korumak için bu evliliği sürdürmüyorum, seni hayal kırıklığını uğrattığım için üzgünüm fakat kariyerimi önemsemiyorum! | Open Subtitles | انا لستُ في هذا الزواجِ للمحافظة على مهنتِي، أَنا آسف لخَيبة أملك لَكنِّي لا أَهتمُّ بمهنتِي |
Tüm bu evlilikle ilgili konuşmalar ve Dee'nin kaltaklığı bana şunu düşündürttü: | Open Subtitles | كُلّ هذا الكلامِ حول الزواجِ ودي أنْ يَكُونا مثل هذه العاهرةِ عِنْدَها أَعتقدُ. |
Evlendikten sonra soyadını bile değiştireceksin. | Open Subtitles | و سَتَتغيّرُين حتى اسمكَ بعد الزواجِ. |
Söz veriyorum, seve seve evlenmeye razı olacak. | Open Subtitles | أَعِدُك بأنّها ستوافقُ على الزواجِ بدون مشاكل |
Böylece eğer tekrar nişanlanırsa, bu yüzük ona evlilikten neden nefret ettiğini hatıratacaktı. | Open Subtitles | لكي إذا هي أبداً خَطبَ ثانيةً، الحلقة تُذكّرُها الذي كَرهتْ حول الزواجِ. |