"الساطعة" - Traduction Arabe en Turc

    • parlak
        
    • parlayan
        
    • kıracak mısın
        
    • ışık
        
    Geri gitmenin bir yararı yok, parlak ışıklara alışsak iyi olacak. Open Subtitles الآن لا فائدة من الرجوع للوراء ربما نعتاد عل الأضواء الساطعة
    Pulsar her dönüşünde aniden parlayan bir ışık size ulaşacak ve siz onu inanılmaz parlak bir işaret olarak göreceksiniz. Open Subtitles ستكون في مسار شعاع النجم النابض وهكذا ، مع كل دوران سيومض الشعاع أمامك ، وسترى هذه المنارة الساطعة الرائعة
    Yüksek sesler, parlak ışıklar oğlunuz gibi insanlar için daha çok sorun olabilir. Open Subtitles الضوضاء الصاخبة، الأضواء الساطعة يمكن أن تكون صعبة بشكل إستثنائي لشخص مثل ابنكِ.
    Yüksek sesler, parlak ışıklar oğlunuz gibi insanlar için daha çok sorun olabilir. Open Subtitles الضوضاء الصاخبة، الأضواء الساطعة يمكن أن تكون صعبة بشكل إستثنائي لشخص مثل ابنكِ.
    Robotik bir ameliyata başlamak üzereydim, ama asansörden dışarı, ameliyathanenin parlak ve göz kamaştırıcı ışıklarına adım atarken, farkettim ki, sol görme alanım hızla karanlığa gömülüyordu. TED كنت سأبدأ عملية روبوتية ، و لكن عندما صعدت خارج المصعد إلى اضواء غرفة العمليات الساطعة ، أدركت أن مجال بصري الأيسر كان ينهار نحو الإظلام.
    Bu oyun kesinlikle semptomlarımı tetikleyebilecek bir şeydi parlak ışıklar, kalabalık mekanlar gibi şeyler, iyileşme sürecimi yavaşlatabilirdi. TED وهم أي شيء يمكن أن يتسبب في ظهور أعراضي وبالتالي إبطاء عملية الشفاء وهي أشياء مثل الأضواء الساطعة والأماكن المزدحمة.
    Dışarda parlak güneş ışığı varken görüntüyü yansıtmak bir sorundu. TED وكان معان قضية، عندما يكون لديك الكثير من أشعة الشمس الساطعة خارج.
    Yüzyıllar boyunca parlak bir kafa zekânın sembolü olmuştur, buna rağmen, kel kalan birçok kişi saç özlemi duyar. TED لعدة قرون، كانت قبة الرأس الساطعة رمزاً للذكاء، ولكن رغم هذا يتمنى الكثير من الصلعان لو ينمو شعرهم من جديد.
    İhtiyacınızdan daha parlak ışıkları kullanmayın. TED لا تستخدموا الأضواء الساطعة أكثر مما تحتاجون إليها.
    Bu derin okyanus çamuru ve yeşil floresan boyasıyla renklendirilen parlak yeşil noktalar ise gerçek, canlı mikroplar. TED هذا طين، طين من عمق المحيط، والنقاط الخضراء الساطعة الملطخة بالصبغة الخضراء الفلورية هي ميكروبات حية حقيقية.
    Adanın en yüksek noktasına tuhaf bir kule dikti her gece parlak ışık yanıyordu. Open Subtitles بنى برج غريب على أعلى نقطة من الجزيرة مع الأضواء الساطعة التي تُحرق ليلًا
    Ve parlak ışıklar altında gözlerinden süzülen yaşları görebiliyordum. Open Subtitles ومع الإضاءة الساطعة لاحظت دموعًا في عينيه
    O kova, parlak ışıklar tarafından ısınıp, metali genişleştirdiği için babamın kafasından cıktı. Open Subtitles الدلو انخلع من رأس أبي لأن حرارة الأضواء الساطعة سخنته فتمدد
    Çünkü bundan önce, o gösterişli "asistanlık" kariyerinde edindiğin parlak fikirlerin, sana bir adamı öldürmekle yüzleştiğinde hiçbir fayda sağlamaz! Open Subtitles لأن أفكارك الساطعة التي جمعتها في مهنتك الباهرة كمساعدة لا تساوي شيئاً أمام محاولة قتل رجل
    parlak ışık, yüksek ses ve kalabalıktan uzak tutarsanız bir şey olmaz! Open Subtitles لا، عليه أن يكون بخير مادام كان بعيداً عن الإضاءة الساطعة والموسيقى العالية والجمهور
    Kim dün gece partiye yıldızları parlak yıldızları getirdi? Open Subtitles من جلب النجوم والنجوم الساطعة إلى الحفل بالأمس؟
    Vazgeçmezsen, parlayan dişlerine öyle bir yumruk atarım ki kafatasının arkasından çıkar. Open Subtitles إذا لم تتوقف، فسأضرب بشدة أسنانك الساطعة من خلال الجزء الخلفي لجمجمتك

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus