Ve buralardan biraz yengeç eti de aldım, Emoryville'deki Safeway'den de biraz chitlins(domuz bağırsağı) aldım. | TED | واشتريت بعض السرطانات أيضا من هناك ، وبعضاً من الشيتلين من سيفواي في إيموريفل |
yengeç onların koluna dokunduğu anda, ışıklar sönüyordu. | TED | وبمجرد أن لمست السرطانات الذراع, كان كأنه تم إطفاء الأنوار. |
yengeçler dikensizdir, o yüzden böyle engebeli araziler üzerinde problemleri var. | TED | السرطانات لا شوك لديها، لذا نجد لديها مشكلة مع التضاريس الوعرة |
Fakat artık sırlar açığa çıktı ve yengeçler bunu ceremesini çekiyor. | Open Subtitles | ولكن الآن السر قد تم اكتشافه و السرطانات تعاني من العواقب. |
Yani, ufak bir kasaba orası ama, çok kanser var. | Open Subtitles | أقصد ، أنها بلدة صغيرة لكن هناك الكثير من السرطانات |
Güzel. Çünkü yengeçleri senin kredi kartınla aldık. | Open Subtitles | جيد ، لاننا أشترينا السرطانات البحرية من بطاقتكِ الائتمانية |
Onlar ticari ıstakoz kapanları. Oradan ıstakoz alamazsın. | Open Subtitles | تلك كمائن تجارية، لا يمكنك أخذ السرطانات من هناك |
yengeçlerin düzgün gömmesi sayesinde yumurta aramaları başarısız oldu. | Open Subtitles | انهم يبحثون عن البيض الذي دفن بنجاح من قبل السرطانات. |
Mai Po bataklıkları, bolca yengeç, kurtçuk ve amfibi balık barındıran İnci Nehri'nin bir parçasıdır. | Open Subtitles | مستنقعات ماي بو هي جزء من مصب نهر اللؤلؤي الشواطئ التي تكثر مع السرطانات الديدان والطين الربانون |
yengeç avladıkları programı gördün mü? | Open Subtitles | هل شاهدتي البرنامج الذي دار حول صيد السرطانات البحرية؟ |
Her ne kadar yengeç yemeseler de okyanustaki milyonlarca küçük karides ve kurtçukla beslenirler. | Open Subtitles | ،لا يأكلون السرطانات عادة، لكن الكريل روبيان صغيرة تعجّ بالملايين في هذه المياه |
Beyaz yengeç yakalamaya gittiğimizi anlattım. Çok sevindi. | Open Subtitles | لقد أخبرته بأنّنا قمنا بمطاردة السرطانات لقد أسعده ذلك كثيراً |
Şu yengeçler buranın yerlisi ve bir sebepten ötürü susmamızı söylediklerini hissediyorum. | Open Subtitles | هذه السرطانات من السكان المحليين. وأشعر أنهم يريدونا أن نصمت لسببًا ما. |
Denize giden kırmızı yengeçler karıncaların bölgesinden geçerken saldırıya uğruyor. | Open Subtitles | عندما تزحف السرطانات الحمراء في هجرتها نحو أراضيها، يهاجم النمل. |
yengeçler hızlı çalışırlar çünkü sadece kum nemli olduğunda eleyebilirler. | Open Subtitles | تعمل السرطانات بسرعة، لأنها تستطيع استخلاص طعامها طالما بقي الرمل رطباً. |
ama biz bunu yaygın kanser türlerinden öğrenmedik. | TED | ولكننا لم نتعلم عنه من خلال السرطانات الشائعة. |
Günümüzde, on binlerce kanser hassas moleküler yapılarına kadar anlaşılabiliyor. | TED | اليوم، عشرات الآلاف من السرطانات باتت مفهومة وصولاً إلى تفاصيلها الجزيئية الرفيعة. |
Örümcek yengeçleri buraya sadece kabuk değiştirmeye değil, çiftleşmeye de geldi. | Open Subtitles | ليست السرطانات العنكبوتية هنا لتطرح صدفتها وحسب، بل لتتزاوج. |
Okyanusta herkese yetecek kadar ıstakoz var. | Open Subtitles | ثمة الكثير من السرطانات في المحيط للجميع |
Kırmızı yengeçlerin yürüşü ise dünyadaki en harika doğal şovlardan bir tanesi. | Open Subtitles | ومسيرة السرطانات الحمراء هي واحدة من اعظم المناظر الطبيعية على الارض. |
Kasık biti. | Open Subtitles | السرطانات. عظيم. |
Aslında akreplerle olan benzerlikleri, normal yengeçlere göre çok daha fazladır. | Open Subtitles | انهم في الواقع أكثر انتماء الى العقرب منه الى السرطانات العادية. |
Bu arada prensesin saçında bit var. | Open Subtitles | والاميرة لديها السرطانات. |
İlk önce arkadaşın becermiş onu. Bitler de onun kıllarına atlayınca sana geçmemişler. | Open Subtitles | ... أن صديقك مارس الجنس له أولا، و قفزت السرطانات على الأدغال... |
Bir ip buldum ve çekmeye başladım tüm bu ıstakozlar çıkıverdi. | Open Subtitles | وجدت حبلاً وتتبعته، فوجدت كل تلك السرطانات |
Niçin kanserler farklı şekere sahiptir? | TED | لماذا تحوي السرطانات سكّريّات مختلفة؟ ما أهميّة ذلك؟ |
- kanserlerin adları vardır. Süreçleri vardır. | Open Subtitles | السرطانات لها تصنيف، كما أن أنها تطوراً زمنياً |