Şehrin merkezinde pek görülmez bu tarz şeyler, hız sınırı çok düşük. | Open Subtitles | لا ترى ذلك كثيرا وسط المدينة السرعات بطئية |
Titreşim, güç, akış hızı gibi tuşları vardı her hız çeşidi vardı ve... | Open Subtitles | كان فيها إعدادات مختلفه مثل، النبض، والطاقة، والتيار و مختلف السرعات |
Yıldızların hareket ettiği hızlar galaksinin her hangi diğer bir bölgesinden çok daha fazla. | Open Subtitles | السرعات التي تتحرّك بها النجوم أكبر من أيّ مكان آخر في مجرتنا |
Zamanda yolculuğu sağlayacak yüksek hızlar, aynı zamanda bizleri yıldızlara seyahat etmekten alıkoyan duruma da çözüm olacak | Open Subtitles | السرعات العالية التي تسبب السفر عبر الزمن هي أيضاً وسيلتنا الوحيدة لتحطيم حاجز الوقت |
Bu mil, direksiyon üzerindeki Vites koluna takılı. | Open Subtitles | هكذا كان الأنبوب متصلاً بذراع ناقل السرعات |
Tom'un arabasının ulaştığı gibi günlük hayattaki hızlarda tüm bu etkiler aslında bizim gösterdiğimizden çok, çok daha küçük. | TED | مع السرعات اليومية، كسرعة سيارة توم، تكون كل التأثيرات في الواقع أصغر بكثير مما بيناه هنا. |
Sanırım güvenli olmayan hızları denemek için doğru zaman. | Open Subtitles | أعتقد أنه حان الوقت لتحربة بعض السرعات الخطيرة. |
Aslında, hız kamerası yerine gerçek bir Hollanda polisi tarafından durdurulmayı tercih ederim. | Open Subtitles | لا في الواقع أود أن يقبض علي الشرطة الهولندية أكثر من كاميرات ضبط تجاوز السرعات |
İlk yaptığımız şey sürücünün davranışlarını değiştirmek oldu, hız limitleri koyup sürücülere para cezası yazmaya başladık, | TED | وكان أول رد فعل لنا هو محاولة تغيير سلوك السائقين، لذلك قمنا بتحديد السرعات وأجبرناهم على الالتزام بها من خلال الغرامات. |
Milyonlarla ölçülen ne tür bir hız var? | Open Subtitles | نعم، أي نوع من السرعات تقدر بالملايين ؟ |
Bu iki gerçeği bir araya getirdiğinizde ortaya çıkan netice itibariyle bardağa tesir eden yan kuvvetler küçük olduğundan temel olarak aerodinamik tesirler galip geliyor. Bu da hızlar ihmal edilebilir düzeyde bulunduğundan oluyor. | TED | وحين تضع هذين الأمرين معا، النتيجة هي أن جميع القوى الجانبية المطبقة على الكأس تكون صغيرة وتهيمن عليها أساسا التأثيرات الهوائية، والتي تعتبر مهملة في هذه السرعات. |
hızlar çok arttı. Bu iki küme birleşirse... | Open Subtitles | السرعات مختلطة إن إنضمت هاتان الخليتان |
hızlar daha hızlı yada daha yavaş olabilir. | Open Subtitles | قد تتسارع وتتباطأ السرعات |
Vites koluna bağlı bir parça buldunuz mu? | Open Subtitles | آجل، سيدي. وماذا وجدت حالة الوصلة مع ذراع نقل السرعات |
Vites kolu kıçıma girmeyince çok daha iyi oluyor. | Open Subtitles | وهذا هو أفضل كثيرا دون ذراع نقل السرعات الشائكة حتى مؤخرتي. |
Sadece Vites değiştiriyordu. Ne olmuş ki? | Open Subtitles | لقد كان يغير ناقل السرعات فقط , ماذا اذا ؟ |
Bu hızlarda ani dönüşleri, sönümleyicilerle bile hissedeceksin. Şimdi mi söylüyorsun. | Open Subtitles | ستشعر بالانعطافات عند هذه السرعات رغم وجود المخمّدات |
Tam bu aşırı yüksek hızlarda, havadaki nem bir anda suya dönüşüyor | Open Subtitles | عند هذه السرعات الفائقة، تتكثف الرطوبة في الهواء بغتة إلى ماء. |
Normal hızlarda... bir sorun yok. | Open Subtitles | لا مشاكل ... عند السرعات العادية. |
Yola çıkış saatlerine baktım, muhtemel hızları düşündüm ve buradan uzağa gidemeyeceğine karar verdim. | Open Subtitles | من الممكن ان تكون قطاراً، او حافلة، او سيارة القيت نظرة على جداول المغادرة، و وضعت في الحسبان السرعات المتوقعه و بالنسبة لي، لا اظن بأنه استطاع تجاوز هذا |
Ancak hızları biraz düşük. | Open Subtitles | لكن السرعات أبطأ بقليل |