Ama şimdi bu yüzeysel reklamları aşmış. | TED | لكنه الآن تخلى عن كل هذه الخدمات السطحية. |
Size benzemeyen, sizin gibi düşünmeyen veya sizin gibi konuşmayan kişilerle çalışırken paylaştığınız arkeolojik keşif misyonu tüm bu yüzeysel farkları yok ediyor. | TED | عندما تعمل مع أناس لا يشبهونك في الشكل، أو يفكرون أو يتكلمون مثلك، مهمتكم المشتركة في الكشف عن الآثار تمحي كل الفروقات السطحية. |
Bu adamlar onların cerrahisini tamamıyla yüzeysel yaralarla sınırlandırmışlar. | TED | هولاء الأشخاص قيدوا جراحتهم إلى الإصابات السطحية |
Güzellik sadece deri üzerindedir. Biz bu kadar sığ mıyız? | Open Subtitles | الجمال فقط بعمق البشرة , هل نحن بتلك السطحية ؟ |
Eğer sığ, basit, bencil kızları seviyorsan tam sana göre. | Open Subtitles | أذا كنت تحب الغموض و السطحية و النرجسية فهى كذلك |
Eğer yüzey ağımız kapasitesini doldurmuşsa, o zaman trafiği bir üst seviyeye taşıyalım. | TED | في حال كانت الشبكة السطحية مشبعة، فلنقم إذا برفع حركة المرور عن السطح. |
İnsanların yüzeysel yönleri beni ilgilendirmiyor. derin tarafları ilgilendiriyor. | Open Subtitles | جوانب الناس السطحية لا تثير اهتمامي عكس الجوانب العميقة |
Hadi ama. Zaten o kadar yüzeysel biriyse onunla birlikte olmak istemezsin ki. | Open Subtitles | بحقك، إن كانت بهذه السطحية فأنت لا تريدها |
Uygarlıkların yüzeysel süslerini sevdiğini bilmemle aynı şey. | Open Subtitles | بنفس الطريقة عرفت أنك تستمتع بالزخارف السطحية للحضارة |
yüzeysel, sadece cinselliğe dayalı ilişkilerde benim gibisi yoktur. | Open Subtitles | حسناً إنه لا اعتذارات لا أحد يحب العلاقات السطحية |
yüzeysel şeylerden kaçınmanı, durumun karmaşıklığını anlatmanı istiyorum. | Open Subtitles | تجنبي كل الأمور السطحية وتعمقي في تعقيدات الموقف |
Parmak eklemlerinde ve ellerinin üzerinde yüzeysel yaralar var. | Open Subtitles | الجروح السطحية لها المفاصل وقمم يديها. أنا سحبت |
Önemli değil, Karin, çünkü Bianca bu tip yüzeysel şeylere önem vermez, yani önemli değil. | Open Subtitles | حسنا, كارين , لان بيانكا لا تهتم بمثل هذه الأشياء السطحية. لذلك هذا عادي |
Ünlülerin ne kadar sığ ve umursamaz olduğu üzerine bir makale hazırlıyorum. | Open Subtitles | أريد أن أطرح عليك عدة أسئلة أنا أعمل على مقطوعة عن اللامبالاة السطحية للمشاهير الأغنياء |
sığ saltocular vardır bir de derin saltocular... | Open Subtitles | يوجد الحمام ذو الشقلبة السطحية وذو الشقلبة العميقة |
Kesinlikle sığ, materyalist, sadece görünüşü önemseyen annemi değil. | Open Subtitles | بالتأكيد ليست أمي السطحية المادية التي تهتم لأجل المظاهر فقط |
Çok fazla yüzey alanları var, derimizin yaklaşık 40 katı kadar. | TED | هناك العديد من المناطق السطحية حوالي 40 مرة من منطقة بشرتنا. |
Rüzgar ve yerçekimi sabit, geriye sadece yüzey alanı kalıyor. | Open Subtitles | بما أن الجاذبية والرياح ثابتان فلا يبقى إلا الواجهة السطحية |
Okyanus akıntıları iki ana kategoriye ayrılır: yüzey akıntıları ve derin okyanus akıntıları. | TED | تنقسم التيارات المحيطية إلى قسمين أساسيين: التيارات السطحية والتيارات العميقة. |
Sonra üst toprağı çıkartırsınız ve sonra petrollü toprağa ulaşırsınız. | TED | ومن ثم ازالة الطبقة السطحية من التربة ومن ثم الحصول على الرمل الذي يكمن فيه النفط |
İlk karşılaşmanızdaki reveranslarını hatırlarsınız tek kelimeyle yapmacık ve yüzeyseldi. | Open Subtitles | لعلك تذكرين لباقتها بأول إجتماع بينكما أفضل وصف هو السطحية |