Ben tüm insanlara, barış ve mutluluk getireceğime inanıyorum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنها قد تعطى السلام و السعادة لكل الرجال |
Jedi Şövalyeleri Eski Cumhuriyette barış ve adaletin koruyucularıydılar. | Open Subtitles | كانوا حراس السلام و قضاة الجمهورية القديمة |
Bu şehre gelen müşterilerimizin çoğu askeri sanayi en az 50 yıl için barış ve huzur getirecek kontratlarla geliyorlar. | Open Subtitles | لجلب السلام و الرخاء الى صناعه السلاح لخمسين عام قادم |
Şanslarıyla yetinen kimi hayvanlar huzur ve bolluk masallarından etkilenmiyorlardı. | Open Subtitles | بعض الحيوانات راضين بحظهم غير مكترثين بقصص السلام و الرخاء |
Ulusumuz eşi görülmemiş bir huzur ve refah dönemi yaşıyor. | Open Subtitles | أمتنا تتمتع بفترة لا مثيل لها من السلام و الإزدهار |
Yunan mitolojisine göre zeytin dalı barışın ve refahın sembolüdür. | Open Subtitles | ،طبقاً للأساطير الإغريقية القديمة شجرة الزيتون هي رمز السلام و الرخاء |
Havaalanındaki bu yeni ve daha büyük tehlike herkesin hayatını tehdit ediyor ve barış ve sevginin yaşandığı tatil sezonunu bir kabusa dönüştürdü. | Open Subtitles | ان تهديد عدد اكبر من الجثث الجديدة في المطار يحوم حول رأس الجميع و موسم العطل حيث السلام و الحب أصبح كابوسا |
Sanırım birimizin bütün dünya için barış ve mutluluk dilemesi gerekiyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يتوجب على كلّ واحدٍ منا أن يتمنـّى السلام و السعادة في كل العالم |
barış ve sevgi hakkındaki konuşmaları Çinli kızıl üstatlarımı çileden çıkarıyor. | Open Subtitles | كل كلامه عن السلام و الحب يغضب أسيادى الصينيين الشيوعيين |
barış ve sadeliğin tarafındayım, Bay Lud. Bu yüzden BM'e geldim. Sade diplomasi. | Open Subtitles | أنا مع السلام و الإستقرار يا سيد لود من أجل هذا جئت للدبلوماسيه الهادئه للأمم المتحده |
"Adalet, barış ve gereksiz yere Romalı kanı dökülmesini önlemek için, | Open Subtitles | بغية العدل و السلام" و تجنباً لإراقة غير ضرورية لدماء رومانية |
bütün vatandaşlarına adalet, barış ve toprak sunan bir Roma, | Open Subtitles | روما توفر العدل، السلام و الأرض لكل مواطنيها |
barış ve sevgi! Haydi! Hiçbir erkek kavga etmeye değmez! | Open Subtitles | هيا يا فتيات , السلام و الحب لا يجب أن تتقاتلا من أجل شاب |
Fakat bırakın, bu iki büyük ulusun, barış ve özgürlük düşmanlarıyla savaşmak için birlikte söz verdikleri bu uzlaşma, bir kanıt olsun. | Open Subtitles | و لذا لندع إتفاقيتنا هذه الدليل .. على أنّ دولتينا العظيمتين .. ستقفان معاً بإلتزامهما لمحاربة أعداء السلام و الحرية |
Liderleriniz, bunun, kendi ülkelerine barış ve huzur getireceğini iddia ediyorlar. | Open Subtitles | قوّاتكم يدّعون أنها ستجلب السلام و الأمن لدولتيهما |
Dünyada bir korku devri yarattık. Ve eğer dünyanın kendisini yok etmesini istemiyorsak bunu barış ve nezaket devriyle değiştirmeliyiz. | Open Subtitles | و إن كنا لا نريد للعالم أن يدمر نفسه يجب أن نستبدله ببعض من السلام و الطيبة |
Coop gibi gittin sandım. Hayır, biraz huzur ve sükunet istedim. | Open Subtitles | . إعتقدت أنك ذهبت مع صديقك . فقط أحاول أن أحصل على السلام و الهدوء |
Bu nedenle yolculuğa tek başlarına çıkıp yalnızlıklarının kendilerine huzur ve sessizlik getirmesini umut ederler. | Open Subtitles | و بهذا يستقلّون بأنفسهم آملين أن تجلب لهم خلوتهم بعضاً من السلام و الهدوء |
Yeni kitabımı bitirmem için gereken de biraz huzur ve sessizlik. | Open Subtitles | إنه السلام و الهدوء المناسب الذيأحتاجهلإنهاءكتابيالجديد. |
Ve Bohemya ile olan huzur ve barış dolu dostluğumuzu Tekrar sağlamak için ne gerekirse yapacağız. | Open Subtitles | وسوف تفعل ما فى أستطاعتها للحفاظ على السلام و الصداقة الناجحة مع شعب البوهيميا العظيم. |
barışın ve savaşın çözülemeyen sorunları... cehaletin ve önyargının yenilemeyen gedikleri var. | Open Subtitles | مشاكل غير محلوله من السلام و الحرب مناطق لم تعرف الفقر و الإجحاف |
Senin ve senin neslinin dünyada barışı ve düzeni sağlamak için sorumluluk alma vakti geldi. | Open Subtitles | لقد حان وقتك أنت و جيلك لتولي مسؤولية حفظ السلام و التوازن في العالم |
Selamün Aleyküm ve Rahmetullah. | Open Subtitles | السلام و رحمة الله |