Evet maymun gibi giyinip yengeç servisi yapmaya bayılıyorum salak. | Open Subtitles | أجل يا معتوه، يعجبني تقديم كعك السلطعون مرتدياً بدلة قرد |
Taşları ters yüz etmek bir böcekle boğuşan bu yengeç örümceğini ortaya çıkartıyor. | TED | وبتحريك الصخور من مكانها نجد عنكبوت السلطعون تتصارع مع الخنفساء. |
Bu gördüğünüz bir iğne başından daha büyük olamaz, fakat buna rağmen bu yengeç larvası bir ok solucanının en korkunç kabusudur. | TED | ربما هذا الحيوان لا يعدو طوله رأس القلم ولكن يرقة السلطعون هذا هو أسوء كابوس لدودة السهم |
İşte karar, ben, ıstakoz ve mantar soslu dana eti alacağım. | Open Subtitles | في هذه الحاله، سأتناول السلطعون ولحم عجل ٍ مع كمأةٍ سوداء |
yengeçler oyuklarını doğruca sahil ışıklarının altına kazıyor ve avlarının onlara gelmesini bekliyor. | Open Subtitles | السلطعون قد جعل جحوره مباشرة تحت أضواء الشاطئ وينتظر فريسته كي تأتي إليه |
yengecin sırtında gördüğünüz bu uzun iplikler aslında bakterilerin ürünleri tarafından oluşturuldu. | TED | هذه الشعيرات الطويلة التي تراها على الجزء الخلفي من السلطعون. هي في الواقع التي أوجدتها نواتج البكتيريا. |
yengeç benzeri balıklar deniz yüzeyi boyunca gezinirdi. | TED | يختبئ السلطعون مثل الأسماك في قاع البحر. |
Hamileliğinden dolayı güçsüz düşen Bai Su Zhen, keşişe boyun eğdirmek ve alevleri söndürmek için çaresizce karides askerlerden ve yengeç komutanlardan oluşan bir alay çağırmıştı. | TED | ضعيفة بسبب الحمل، استدعت باي سو زين مجموعة من جنود روبيان وجنرالات السلطعون لإخضاع الراهب، والأمواج لإخماد النار. |
Hiç unutmam, Bering Denizi'nde bir yengeç gemisinde hala üzerinde çalıştığın "Deadliest Catch"in elemanlarıyla birlikteydim ilk sezon. | TED | ولن أنسى، في بحر بيرنغ، على متن قارب السلطعون مع لاعبين دموية الصيد، والتي أنا أعمل فيها في الموسم الأول. |
Bu sabah pazarda, Napolyon usulü yengeç ve sufleden bahsediyordun. | Open Subtitles | هذا الصباح في السوق السلطعون نابليون و الطعام المخمر |
Napolyon usulü yengeç ve patatesli bir şeyler yapacağımı söylemiştim, o da gelmiş. | Open Subtitles | أخبرته أنني أستطيع جعل السلطعون نابليون شيئا ما و ها هو هنا |
Normal şartlar altında bu beni üzerdi, eğer bana harika hissettiren yengeç olmasaydı. | Open Subtitles | ,و أنا أكل ذلك السلطعون البحري الرائع شعرت .. |
Bu yengeç daha fazla bekleyemeyecek. | Open Subtitles | يبدو أن هذا السلطعون لا يطيق الانتظار أكثر. |
Sen de gelip yengeç köfteleri ve kek yiyebilirsin. | Open Subtitles | . . يمكنك أن تأتي لتناول كعك السلطعون و الكعكة المحلاة |
Stitch yengeç Sebastian ile buz pateni düeti yapacak. | Open Subtitles | ستيتش سيقوم بفعل تزلج ثنائي مع سباستيان السلطعون شخصيات كرتونية |
Belki mavi bir ıstakoz profesörün kutuyu nereye sakladığını görmüştür. | Open Subtitles | كما تعرف, ربما السلطعون الأزرق رأى المكان الذي أخفي فيه البروفيسور الصندوق |
Servis berbattı ve ıstakoz yenmez haldeydi. | Open Subtitles | و الخدمه كانت سيئه ..و السلطعون غير صالح للأكل |
Tamam ama sen de ıstakoz yerken nasıl centilmen olunacağını sonra bana öğreteceksin. | Open Subtitles | ..لكني اثق بأنكِ ستعوضيني بالأعمال التي تُفعل للرجل المحترم الذي يطلبُ السلطعون |
Mesela karidesler, yengeçler, midyeler, deniz tarakları. | Open Subtitles | مثل قريدس، السلطعون ،المحار و سرطانات البحر |
Yana doğru yürümek yengecin suçu değil ya da çakalın leş bir damağının olması. | Open Subtitles | ليس من خطأ السلطعون أنه يمشي في كلا الإتجاهين أو ابن آوي لحٌبه في تذوق الجيف. |
- yengece olan alerjimi ve yiyemeyeceğimi biliyor. | Open Subtitles | -إنـّه يعرف أنني لا أستطيع تناول السلطعون |
- Ama hayır da demiyorsun. - Bu kadar yeter, uzay yengeci. | Open Subtitles | لم أسمع كلمة لا - تباً لهذا السلطعون الفضائي - |
Bana şu yengeçli böreklerden getirir misin? | Open Subtitles | لمَ لا تحضر لي بعضاً من ذلك .. السلطعون المدخّن ثمّ نختلط بالناس؟ |
O adam tüm karidesi ve iki plastik ıstakozu yedi! O bir adam değil. | Open Subtitles | هذا الرجل أكل جميع الروبيان ، وأكل السلطعون البلاستيكي أيضاً |
Yani, bakteriler yengeçten saç uzatıyor. | TED | لذلك ، البكتيريات تنمو على شعر السلطعون. |
Doğa, yengeçleri deniz altına kızları da evlere koyuyor. | Open Subtitles | في الطبيعة يعيش السلطعون في الماء و الفتيات في المنزل |