Çoğumuz asıl istediğimizin ürünün kendisinin değil o ürünün amacı olduğunu unuturuz. | Open Subtitles | وآخرين عند الحاجة. ينسى الكثيرون أنهم لا يحتاجون إلى السلعة في ذاتها |
ürünün kendisinin aslında sadece sağladığı yarar kadar önemli olduğunu fark ettiğimizde "dıştan gelen kısıtlama" ya da bugünkü söyleyişle "mülkiyet" dediğimiz şeyin esasen ve ekonomik anlamda savurganlık ve çevresel olarak son derece mantıksız olduğunu görürüz. | Open Subtitles | بل إلى الهدف الذي تحققه السلعة. عندما ندرك أن السلع تكتسب أهميتها فقط كوسيلة لا غاية |
Parça 368, işlemeli abanoz yazı masası. | Open Subtitles | السلعة رقم 368، مكتب مطعم بالأبنوس |
Parça 369. | Open Subtitles | السلعة رقم 369 |
Bu malı tattım. İyi olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | قد أخذت عينات من السلعة أعلم أنا طازجة |
Bu ticari zihniyet Google için harika, geri kalanlar için ise felaket sonuçlar doğurdu. | TED | كانت تلك السلعة رائعة بالنسبة إلى غوغل وسيئة بالنسبة إلى الآخرين تقريبًا. |
Bu ürünün iade edilemeyeceğini söylemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لك هذه السلعة لا تسترد |
Bu ürünün iade edilemeyeceğini söylemiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لك هذه السلعة لا تسترد |
Ne yazıkki bu ürünün geri dönüşü... | Open Subtitles | للأسف هذه السلعة كانت قد نفدت لدينا |
JS: Telif hakkı politikası sadece sanatsal bir tür ürünün üretimini desteklemekle alakalı değil; bizim sosyal gerçeklerimiz üzerinde hangi seviyede kontrole izin vereceğimizle alakalıdır -- pop kültürünün ister istemez içine nüfüs etmiş olduğu sosyal gerçekler. | TED | سياسة حقوق الطبع والنشر ليست فقط حول كيفية حفز الإنتاج لنوع معين من السلعة الأساسية الفنية، إنه حول ما هو مستوى التحكم ونحن نقوم بالسماح للممارسة على واقعنا الاجتماعي ، والحقائق الاجتماعية التي هي الآن، لا محالة ، تعم بثقافة البوب . |
Parça 370. | Open Subtitles | السلعة رقم 370 |
"Sırada son Parça var." | Open Subtitles | السلعة الأخيرة |
Pekâlâ, malı sunmak üzereler. | Open Subtitles | حسنا, انهم على وشك عرض السلعة. |
"Akıllı bir adam, iyi bir malı, boşa yalan söyleyerek israf etmez. " | Open Subtitles | "الحكيم لا يفسد السلعة الجيدة بالكذب لأجل لا شيء" |
- Öyle. Ama malı tanıtmam lazım. | Open Subtitles | لكن عليّ تقديم السلعة |
Bu sadece işti onun için. ticari mal. Onun için tümü öyleydi. | Open Subtitles | هذه للتجارة , مثل السلعة ,هذا ما يهمه |
Hayır, demek istediğim sunduğun servis, sattığın bir ticari mal gibi, değil mi? | Open Subtitles | لا ، اقصد ان خدماتك هي السلعة وانت تبيعيها من اجل مبلغ ، صحيح ؟ صحيح - |
Bu güzel ama sadece ticari yönden. | Open Subtitles | لا بأس، لا بأس، ولكن راقب السلعة |