"السماح بحدوث" - Traduction Arabe en Turc

• olmasına izin
• müsaade
• Buna izin
• izin veremem
• izin veremeyiz
• şey gelmesine izin

Belli ki bunun olmasına izin veremeyiz.
من الواضح أنه لا يمكننا السماح بحدوث ذلك

Açıkçası, bunun olmasına izin veremeyiz. Anlıyorum, efendim.
وبالحكومة كلها عن طريقى من الواضح أنه لا يمكننا السماح بحدوث ذلك

Çok basit, beyler. Bunun olmasına izin veremeyiz.
الامر واضح ايها الافاضل لا يمكننا السماح بحدوث هذا

Atom dünyası, bunun olmasına izin vermeyi redderer.
العالم الذري يرفض تماماً السماح بحدوث ذلك

Bunun olmasına izin vermeyeceğim. O bensiz mutlu olamaz.
لا يمكنني السماح بحدوث هذا لن تكون سعيدة أبداً بدوني

Bunun olmasına izin vermeyeceğim. O bensiz mutlu olamaz.
لا يمكنني السماح بحدوث هذا لن تكون أبداً سعيدة بدوني

Milyonları öldürecek gücün var. Bunun olmasına izin veremezdim.
لديك القدرة على قتل الملايين لا يمكنني السماح بحدوث هذا

Aksine içimden bir ses olmasına izin vermekten fazlasını yapacağınızı söylüyor. Onu benim için öldüreceksiniz.
لا , شيءً يخبرني أنكم ستفعلون أكثر من السماح بحدوث ذلك ، بل ستقتلونه عنـّي.

Bunun olmasına izin vermeyeceğimi bildiğini düşünüyorum.
أظنك تعلم أني لا أستطيع السماح بحدوث هذا

Bak... Size bir şey olmasına izin veremem çocuklar.
انظر ,أرفض السماح بحدوث شي لكم يا أصدقاء

- Charlotte, St. Ambrose'da bunu olmasına izin veremezsin.
شارلوت لايمكنكِ السماح بحدوث هذا في مستشفى سانت أمبروز لما لا؟

Sana bir şey olmasına izin veremeyeceğimi biliyorsun.
أنت تعلمين أنه لا يمكنني السماح بحدوث أي شيءٍ لكِ

Ve bunun olmasına izin veremezdi.
وهو لا يستطيع السماح بحدوث ذلك

Başkan bunun olmasına izin veremez.
وليس بوسع الرئيسة السماح بحدوث ذلك

Ve ben bunun olmasına izin veremem.
و لا أستطيع السماح بحدوث أمر كهذا

Belki de bu yüzden bunun olmasına izin veremem.
ربّما لهذا لا أستطيع السماح بحدوث هذا

- Buna müsaade edemem. Çekil.
لا يمكنني السماح بحدوث ذلك, و الآن تنحّ جانباً

Hakemlerden biri benim. - Buna izin veremezsin!
أنا واحدة من الحكام أنت لا تستطيع السماح بحدوث ذلك

Bunu ondan sakladığımı öğrendiğinde gözlerinde o ifadeyi bir daha göremem ve Buna izin veremem.
لو عرفت أنني أخفيت هذا عنها فلا أظن أنها قد تنظر إليّ .. تلك النظرة مرة أخرى أبداً ولا يمكنني السماح بحدوث ذلك

O kadar parlak bir şeyin başına bir şey gelmesine izin veremezdim.
لا يمكنني السماح بحدوث أي شيء لشيء بهذا اللمعان