Evet. O ikizlerin içinde bir gram bile Silikon yok. | Open Subtitles | نعم ، ولا يوجد غرام واحد من السيلكون في أثدائها |
Zaten güzel olan kadınlara Silikon henüz burunları bile gelişmemiş kızlara burun ameliyatı. | Open Subtitles | السيلكون لامرأة كانت جميلة بالفعل أعمال الانف لفتيات كانت أنفهم غير مُكتملة بعد |
Daha önce hiç Silikon Vadisi'nin yükselişe geçeceğini öngörmüş olmayı dilediğiniz oldu mu? | TED | هل سبق أن رأيتم وادي السيلكون محلقًا وتمنيتم معرفة ما كان على وشك الحدوث؟ |
Hindistan'ın Silikon Vadisi Bangalore şehrinde teknoloji meraklısı bir genç olduğunuzu hayal edin. | TED | تصور أنك مثل صبي يافع فنّي قرية السيلكون الهندية، في مدينة بنغالور. |
Editör Safian Poynter Enstitüsü'nde "Silikon Vadisi çok beyaz ve çok erkeksi, ama | TED | يقول المحرر (روبرت سافيان ) لمعهد بونتر:- "يسيطر أصحاب البشرة البيضاء و الذكورعلي وادي السيلكون |
Tamam. Ve sonra bu üzerinde döndüğüm Silikon. onu tutmak için üzerinde durduğum Silikon astar, terlediğim zaman, bilirsiniz, inip çıkıyorum. | TED | وهذا هو السيلكون الذي يتوجب علي احاطة قدمي به وهو الذي يثبت هذه القدم عندما اتعرق ها انا اضمها الى قدمي .. |
Silikon çoraplar olmaksızın, içinde kayıp giderim. | TED | يبدو انني نسيت جورب السيلكون .. يتوجب علي زلقها زلقاً |
Bu Silikon deri parçası sadece. | TED | وهذه فقط قطعة من السيلكون .. جلد من السيلكون |
Silikon vadisi, içindeki her şey sonsuza kadar buraya gömülecek. | Open Subtitles | وادي السيلكون وكل شئ داخلة سُيغمر بالمياة للأبد |
Silikon Vadisi yok olsaydı, KGB'nin beni tebrik edeceğini düşünürdüm. | Open Subtitles | كنت سأتوقع أن الكي جي بي ستحتفل إذا دُمر وادي السيلكون |
Silikon bazlı bir yaşam formunun DNA'sının nasıl olabileceği hakkındaki fikrim. | Open Subtitles | هذه فكرتي عن البصمة الوراثية نموذج من السيلكون الحيوي |
Bu Silikon mikroçipleri gördüğüme bu kadar sevineceğimi düşünmemiştim. | Open Subtitles | شكراً لك. لم أكن أظنّ أبداً أنّي سأشعر بالرّاحة هكذا حين ألتقي مجدداً بمجموعة من رقاقات السيلكون. |
- Evet, aynen. Silikon, nişasta oranını yüksek tutum. Böylece kauçuk, aşırı esnek oldu. | Open Subtitles | إستعملت نسبة كبيرة من السيلكون مع نشا الذرة حتى يكون المطاط مرناً جداً. |
Herkes bu Silikon vadisinden gelen, dijital bilginin esiri olmuş durumda. | Open Subtitles | نملك اليوم كل هذه التكنولوجيا المذهلة القائمة على السيلكون بمعلومات رقمية تسري في جميع الأنحاء. |
Silikon bir sikten zührevi hastalık kapamazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع أن تحصل على الأمراض الجنسية من قضيب من السيلكون |
Daha çokları var: Cambridge’de New Profit, Silikon Vadisi’nde New School’s Venture Fund, Washington’da Venture Philanthropy Partners, San Francisco’da Global Fund for Women. | TED | ولكن هناك أخرين كثر. الفائدة الجديدة في كامبردج صندوق المدارس الجديدة الإستثماري في وادي السيلكون شركاء الإستثمار الخيري في واشنطن الصندوق العالمي للمرأة في سان فرانسيسكو |
Bilemiyorum, eğer ülkenizin güvenliğini Silikon bir parçaya bırakmak istiyorsanız... | Open Subtitles | أنالاأعرفإذا كنت تريدأنتُسلِمأمنبِلادنا إلىبعض... صمامات السيلكون... |
Silikon Vadisinin hakimiyetine son vermeyi ve bu piyasanın | Open Subtitles | أقترح أن ننهي هيمنة وادي السيلكون |
Silikon Vadisi operasyonu gecikmemeli. | Open Subtitles | عملية وادي السيلكون لايجب أن تتأخر |
Bantta Zorin Silikon Vadisi'nden bahsetti. Orası etkilenebilir mi? | Open Subtitles | على الشريط ذكر "زورين" وادي السيلكون هل لهذا تأثير؟ |
Tam burda ya, Silikon Vadisi'nde, | TED | وهذا يا جماعة، وادي السيلكون |