Biz de silikon Vadisindeki ArGe ve inovasyon laboratuvarlarını incelemeye başladık. | TED | لذا بدأنا بفحص مراكز البحوث والتطوير ومختبرات الابتكار في وادي السيليكون. |
Neden? Çünkü bu teknolojiler silikon Vadisi'nin dilini konuşuyor ve doğal biyolojik duyu organlarıyla aynı ağız olmuyor bu dil. | TED | لماذا؟ لأن هذه التقنيات ذات طابع متفرد إنها تتحدث بلغة وادي السيليكون وهي ليست نفس لهجة أعضاء الحس الحيوية لدينا |
Elbette biliyoruz ki silikon Vadisi'nde gençliğin başarıyla paralel olduğu bir kültür var. | TED | الذي، بالطبع، نعرف هناك هذه الروح في وادي السيليكون أن الشباب يساوي النجاح |
silikondan daha yumuşak. Su damlası şeklinde. | Open Subtitles | أنعم من السيليكون و يتشكل مثل قطرة الماء |
Aslında bence bu miyopluğun silikon Vadisi'nin olduğu yere yerleştirilmesinin bir nedeni var. | TED | وأعتقد بالفعل أن هناك سبباً لقصر النظر هذا في موقع وادي السيليكون نفسه. |
Elbiselerimin dışından titrediğim gözükmesin diye... bana polikarbonat silikon kostüm yaptılar. | Open Subtitles | لهاذا وضعوني في بدله من السيليكون لهذا لم اهز ملابسي كلها |
Çelik, alüminyum oksit, damıtılmış petrol ve emülsifiye silikon izine rastladım. | Open Subtitles | اذا ، وجدت آثار الصلب واكسيد الألومنيوم المقطرات البترولية والمستحلبات السيليكون |
üst düzey bir devlet yetkilisini ağırladık, silikon vadisindeki üst düzey yöneticilerle görüşmek için geldi. | TED | استضفنا مسؤول حكومي رفيع المستوى، وكان قد اتى ليجتمع بكبار التنفيذيين من انحاء وادي السيليكون. |
Gerçek hastayı yataktakinin değil de bilgisayardaki hastanın temsil etmeye başladığını söylediğim için silikon Vadisi'nde başım biraz derde girdi. | TED | لقد وقعت في بعض مشاكل مع وادي السيليكون لقولي بأن المريض في السرير قد أصبح بمثابة رمز للمريض الحقيقي داخل الحاسوب. |
Bunu, bugünün silikon teknolojisinin gerçekte bir aşırılıklar kültürü olduğunu düşündüğümüz için yapıyoruz. | TED | ونحن نقوم بهذا لأننا بالواقع نؤمن بأن تقنية السيليكون اليوم معظمها حول الثقافة زائدة |
Karıncaları inceliyorum; çölde, tropik ormanlarda ve mutfağımda. Ayrıca, yaşadığım silikon Vadisi civarındaki tepelerde. | TED | أنا أدرس النمل في الصحاري، والغابات الاستوائية وفي مطبخي، وفي الهضاب حول وادي السيليكون حيث أعيش. |
Bu küçük slide gösterisini "silikon Vadisi" denilen bir yerde yaptım ve çok da düzgün yaptım. | TED | قدمت عرض الشرائح الصغير هذا في مكان يدعى وادي السيليكون قدمته على اكمل وجه. |
Ve silikon Vadi'de slide gösteriminde şu gerçekten kısa boylu adamla karşılaştım. | TED | وفي مرة من المرات التقيت بذلك الشخص القصير جدا خلال عرض شرائح في وادي السيليكون |
Ayrıca silikon Vadisi'nden geçen 101 numaralı otoyoldan tuhaf bir şekilde ayrılmış bir topluluk. | TED | وهو أيضًا مجتمع يفصله بطريقة غريبة الطريق السريع 101 المار بوادي السيليكون. |
Buradaki sert madde silikon ve yumuşak madde ise silikon kauçuktur. | TED | المادة الصلبة هنا هي السيليكون، والمادة اللينة هي مطاط السيليكون. |
silikon endüstrisindeki eksiltici teknikler bunu çok iyi yapamıyor. | TED | و طرق الكشط من صناعة السيليكون لا تستطيع عمل هذا بشكل جيد. |
Ben, silikondan yapılmış, parazit bir yaşam formuyum. | Open Subtitles | أنا، شكل من أشكال الحياة الطفيلية القائمة على السيليكون. |
silikonun su geçirmez deri yapımında nasıl kullanıldığını. | Open Subtitles | كيفية استخدام السيليكون على الجلد لجعله مضاد للماء |
Ama günümüzde bu pilleri üretmek için çok miktarda silikonu alıp 870 derecelik bir fırında 17 saat bekletmeniz lazım. | TED | إلا أننا في الوقت الحالي، نحتاج إلى وضع السيليكون في فرن على درجة حرارة 1600 فهرنهيت لمدة 17 ساعة لصناعة الخلية |
Neon, Sodyum, şey, Magnezyum, Aluminum, Silicon. | Open Subtitles | النيون والصوديوم والمغنيسيوم و الألومنيوم، السيليكون. |
Bu sana silis jeli gibi mi görünüyor? Hayır, bu nedir? | Open Subtitles | يبدو أن هلام السيليكون ؟ |
"Siz belki silikona alışıksınız ama onlar gerçek," dedim. | Open Subtitles | ،قلتُ ربما كنتَ معتادا على السيليكون لكن هذا صدر حقيقي |
Kumun en yaygın şeklinin ana bileşeni Silisyum dioksittir. | TED | المكون الرئيسي الأكثر شيوعاً لشكل الرمل هو أوكسيد السيليكون. |
- Gerisi tarih oldu. - Silikonlu ve saçları boyalı kadınlar mı? | Open Subtitles | ـ والبقية حكايات واحداث هامة ـ نساء السيليكون والجمال المصطنع؟ |
İki kez güçlendirilmiş silikonla bu yarı bileşkeni yarattım. | Open Subtitles | لقد إبتكرت مُركب مُهجن له ضعف قوة مقاومة السيليكون العادي |