Teknik olarak, bulutları kontrol ediyor, ki onlar da bulut değil zaten. | Open Subtitles | حسناً، من الناحية الفنية فهو يتحكم في السُحُب والتي من الناحية الفنية ليست سُحُباً من الأساس |
Babam bulut kuşağını kontrol eden bir makine icat etti. | Open Subtitles | لقد اخترع أبي آلة للتحكم في حزام السُحُب |
bulut kuşağının dışında çok uzun süre yaşayabildiklerini sanmıyorum. | Open Subtitles | أشك في استطاعتهم العيش لفترة طويلة خارج حزام السُحُب |
Bulutlar tüm pisti kaplamış durumda. | Open Subtitles | السُحُب تغطي الأجواء |
bulut kuşağına bir şey göndermeliyiz, işe yaradığını bildiğimiz bir şey. | Open Subtitles | ... نحتاج لبث شئ عبر حزام السُحُب شئ نعرف أنه يصلح |
Bütün o korkunç anıları, aklında süzülen bir bulut gibi düşün. | Open Subtitles | كل تلك الذكريات المؤلمة مثل السُحُب التي تمر خلال عقلكِ |
Üzgünüm efendim, Başkan, bulut katmanında galaksi sınıfı bir geminin tutsak kaldığını söylüyor ve yere inmesine izin vermeliyiz. | Open Subtitles | الرئيس يقول أن هناك ... سفينة مجرات عالقة في طبقة السُحُب ويجب أن ندعها تهبط أو ؟ |
bulut kuşağında sıkışmış, bir gemide 4,003 insan var. | Open Subtitles | هناك أربعة آلاف وثلاثة ... أشخاص على سفينة فضاء عالقة في حزام من السُحُب |
Bu şekilde makine bulut kuşağını kontrol ediyor. | Open Subtitles | بالطبع هكذا تتحكم الآلة بحزام السُحُب |
bulut kuşağını kontrol altına almak falan. | Open Subtitles | لنسيطر على تلك السُحُب |
* Bulutlar geçip giderken. | Open Subtitles | #في موكب السُحُب# |
Biz ufakken bulutları hatırlamıyorum. | Open Subtitles | لا أذكر السُحُب مما يعتريني من ذكرى طفولتينا |
# Yukarı bak ve bulutları gör # | Open Subtitles | أُنظر إلى السماء وطالع السُحُب |
Kafasız kuşun bulutları kucaklayacak Sophia. | Open Subtitles | (لذا , طيركِ البلا رأس سيُعانق السُحُب (صوفيا |