Bizimki, sarhoş dövüş tekniği ile normal dövüş tekniğinin birleştirilmiş halidir. | Open Subtitles | هذه فنون القتال في حالة السُكر مُدمجة مع الفنون القتالة العادية |
Ne kadar eğlenceli de olsa her gece sarhoş olup eğlenemezsin. | Open Subtitles | أنت لا تستطيعي السُكر كُل ليلة، وحفلات، مهما كانت المتعة. |
sarhoş olup evi temizlemek bir plan mıydı? | Open Subtitles | ظننت أننا عقدنا خطة أن نشرب حتى السُكر وننظف الشقة تسمي هذه خطة؟ |
Garip şeydir şu şeker, Bay Kolomb. | Open Subtitles | الغريب في الأمر أن السُكر يا سينيور كولومبوس |
Doktor bunun şeker hastalığından kaynaklandığını düşündü. Tamam. | Open Subtitles | حتى إذا الطبيب ظن إنها .بسبب إنخفاض السُكر |
Her yerde kavga ve sarhoşluk vardı çünkü günahın tutsakları olmuşlardı. | Open Subtitles | تفشى فيهم الشغب و السُكر و أصبحوا خداما للخطيئه |
Ben de gidip elalemin bahçesine sıçacak kadar sarhoş olayım. | Open Subtitles | إفعلي ذلك و أنا سأذهب لأشرب حتى أنا أصل لمرحلة من السُكر تجعلني أتبرز بحدائق الأخرين |
Barlarda takılıp sarhoş olmaktan bir hayır gelmez. | Open Subtitles | لا خير يأتي من قضاء الوقت في الحانات و السُكر |
Halk içinde sarhoş olup kargaşa yaratmanızın cezalarını ödedim. | Open Subtitles | لقد قمت بدفع الغرامات الخاصة بك من جراء حالة السُكر والتسبب بالفوضى |
Galiba sarhoş olmak da çok sıkıcıdır, değil mi? | Open Subtitles | أظُنُّ أنّ السُكر يجعلُ الإنسان مُوحشاً، صحيح؟ |
Görevdeyken sarhoş olan bir polis... Bunun kötü bir şey olduğuna eminim. | Open Subtitles | السُكر ، ضابط في أثناء عمله هذا بالتأكيد أمر غير مقبول |
Bütün bu sorunların çözümlerini bilmiyorum ama şunu biliyorum: Şu anda Güney Ohio'da babasını korkarak bekleyen bir çocuk var; babası kapıdan girereken sakince yürüyecek mi, yoksa sarhoş ve tökezleyecek mi. | TED | ولا أعرفُ كل الحلول لهذه المشكلة، ولكني أعرف هذا: في جنوب ولاية أوهايو حاليًا، هناك طفل ينتظر والده بفارغ الصبر، يتساءلُ فيما إذا كان سيدخل من باب النزل، ماشيًا بهدوء أو متعثرًا نتيجة حالة السُكر. |
Ve o zamanın çoğunda, zil zurna sarhoş olmuşsundur. | Open Subtitles | و أغلب ذلك اليوم ستكون شديد السُكر |
Hamurdan baharat ve şeker kristalleriyle dolu bir yüzük yapmıştı bana. | Open Subtitles | كانلديخاتم.. مليء بالتوابل و ألماسات مصنّوعة من السُكر خاتم مصنوع من العجين |
Tıpkı şeker ve reçel ilavesiz bir badem ezmesi gibi. | Open Subtitles | مثل زبدة اللوز ومعلبات الفواكه الغير مضاف إليها السُكر |
Bizim gibi Tanrı korkusu olan iki adam nasıl oldu da şeker imalathanesine düştü? | Open Subtitles | كيف إنتهى الأمر برجلين يخافان الله في أن يكونا في منزل السُكر ؟ |
Ve yüksek miktarda şeker tükettiğim de şeker hastası olmama rağmen... | Open Subtitles | ،أكل كميات كبيرة من الحلوى " ،على الرغم من الحالة الطبية " إنخفاض السُكر |
Buna şeker olmadan dayanılmayacağı belli oldu. | Open Subtitles | من الواضحُ أن هذا سيتطلبُ السُكر |
şeker mi istiyorsun? | Open Subtitles | تُريد أن تضع السُكر مع السُكر. |
Her yerde kavga ve sarhoşluk vardı çünkü günahın tutsakları olmuşlardı. | Open Subtitles | تفشى فيهم الشغب و السُكر و أصبحوا خداما للخطيئه |
Alkolün yasak olduğu müslüman ülkelerde de sarhoşluk düzeyi düşük oluyor. | Open Subtitles | لا بد أن حالات السُكر أقل في البلدان الإسلامية |
Umumi sarhoşluk ne zamandır federal suç? | Open Subtitles | منذ متى و السُكر في العلن جريمه؟ |