Siz kafadarlar hala bu hafta sonu sahile gidiyor musunuz? | Open Subtitles | هل مازلتم تريدون الذهاب إلى الشاطىء فى عطلة نهاية الأسبوع؟ |
sahilde şenlik ateşleri yakıyorum ve arkadaşlarımızla gün batımını izliyoruz. | TED | أشعلت النيران على الشاطىء و شاهدت غروب الشمس مع أصدقائي. |
Sahil kenarında yaşıyorsun, güzel bir karın var, ve hiçbiri sana yetmiyor. | Open Subtitles | أنت تعيش بجوار الشاطىء و لديك زوجة جميلة وهذا ليس بكفاية لك |
plaj partimize gelir misin? | Open Subtitles | لدينا حفلة على الشاطىء غدا، أتود المجيء؟ |
Yediklerini desteklemek için geyikler tuzlu yosunla beslenmek için kıyıya gelmeli. | Open Subtitles | لتعزيز غذاءهم، تضطر الغزلان بلوغ الشاطىء لتقتات على عشب البحر المالح |
mükemmel kumsal beldesinde, hiçbirşey zevki kovalamayı engellemeyemezdi. | Open Subtitles | فى مصيف الشاطىء المثالى ليس مسموح لشىء ليقاطع السعى وراء السعادة |
Balıklarını yakaladıklarında, en yüksek fiyatı verecek müşteriyi bulmak için sahildeki pazarlamacıları arıyorlar. | TED | عندما يصطادون السمك هم يتصلون بكل الأسواق على امتداد الشاطىء ليستفسروا أين يمكنهم الحصول على أفضل الأسعار لمحصولهم. |
Ertesi gün Pazar'dı.Beraber plaja gittik. | Open Subtitles | و اليوم التالى كان الأحد حيث ذهبنا فى نزهة إلى الشاطىء |
Yatakta eşimin bıraktığı bir not buldum. Üzerinde sahile gittikleri yazıyordu. | Open Subtitles | وعلى الفراش وجدت رسالة صغيرة من زوجتي تُخبرني أنهما على الشاطىء. |
O gün büyükannemin evinde beni almak için... neden sahile inmedin? | Open Subtitles | لماذا لم تأتى لتحضرنى من عند الشاطىء,فى بيت الجدة؟ |
.. - John, buraya gelsen iyi olur. Vali sahile iniyor. | Open Subtitles | جون من الأفضل أن تهبط إلى هنا فالحاكمقدنزلعلى الشاطىء. |
sahilde yürüyüşe çıktım, balıkçıların kumların üstünde ağlarını tümseklere bağlamalırını izledim. | TED | فأخذت اسير على الشاطىء لعلي اجد فكرة ما وانا اراقب الصيادين وهم يسحبون شباك صيدهم نحو الشاطىء الرملي |
sahilde mevzilenmek için bölüğümüze gelmeye çalışıyordu herhalde. | Open Subtitles | لابد وانه كان يحاول الوصول الى موقع سريتنا عند الشاطىء الان |
Ama sahilde kalın. Yerliler, yamyamdır. | Open Subtitles | لكن إبقوا على الشاطىء إن المواطنين من أكلو لحوم البشر |
Cesur çavuş, Sahil topçularına kahve taşıyor. | Open Subtitles | فخر الرايخ الثالث الضابط الشجاع يحمل القهوه للضباط على الشاطىء 6 00: 01: |
Bir plaj kulübünde. Ona salata getirdiğimde tıpkı senin gibi yapardı. | Open Subtitles | فى نادى الشاطىء, عندما كنت أعبر مع صينية هى كانت تسرق الزينة |
kıyıya ulaştım ve şans eseri evinizi buldum. | Open Subtitles | وصلتُ إلى الشاطىء, و وجدت مكانك هنا بالصدفة |
Üç "K" da bizde mevcut. kumsal, kokteyl ve kütür kütür kızlar. | Open Subtitles | لدينا الثلاث مُتع الشاطىء و الخمر و الفتيات المُثيرات |
Cenazeden sonra sahildeki eve döndük. | Open Subtitles | بعد مراسم الدفن رجعنا كلنا إلى بيت الشاطىء |
plaja takım elbise ve kravatla gider o. Haydi, gidelim. | Open Subtitles | انه يذهب الى الشاطىء ببدله وربطه عنق ، هيا نذهب من هنا |
Ama bu, onları plajda yakalayan akbaba veya hemen kıyıda bekleyen balıklar gibi doğal avcılar yüzünden. | TED | ولكن هذا يرجع الى المفترسات الطبيعية مثل النسور التي تلتقطهم من الشاطىء أو الأسماك المفترسة التي تنتظر في الخارج. |
Kuzey Sahili'ndeki Küçük Joe'nun Yeri denen Muhteşem İtalyan mekanı. | Open Subtitles | مكان عظيم على الشاطىء الشمالى فى ايطاليا يدعى القرش الصغير. |
kumsalda şu balık tutan çocuk ne halt ediyor orada? | Open Subtitles | ما الذى يفعله هذا الطفل ؟ يصطاد على الشاطىء ؟ |
Her yıl binlerce insan Grand Cayman adasındaki bu kumsala vatozlarla yakın ilişki kurmak için gelir. | Open Subtitles | كُلّ سَنَةِ آلاف مِنْ الناسِ يأتون إلى هذا الشاطىء الرملي مِنْ جزيرةِ كيمن الكبيرة للقاء قَريب مع الأشعةِ. |
dedi. "Senin bana sahilden bağıran görüntünü hatırlıyorum." | TED | أتذكر صورتي التي شكلتها عنك أنك كنت على الشاطىء وكنت تصرخ عليّ |
Kusura bakmayın ama South Beach'teki en tehlikeli meslek. | Open Subtitles | أكثر وظيفة خطرة في الشاطىء الجنوبي، لا إهانة. |
Fırtınada bir tekne gibi ne denizde salınıyoruz ne de karaya varabiliyoruz. | Open Subtitles | كالقارب وسط العاصفة. نحن لم نكن نغرق، أو حتى نصل إلى الشاطىء. |