Seni buradan uzaklaştırıyorum. Kentucky'nin doğu bölgesinde adama ihtiyaç varmış. | Open Subtitles | انهم يحتاجون الى قوى اضافية في المنطقة الشرقية من كنتاكي |
Bir keresinde, Mississippi'nin doğu yakasını keşfederken yanlış yöne döndüm. | TED | مرةً، عندما كنت أستكشف الضفة الشرقية من نهر المسيسيبي، سلكت منعطفًا خاطئًا. |
En yüksek ısı, 1377 °F'lik bir sıcaklık tespit edilen, Güney Kulesi'nin doğu köşesindeydi. | Open Subtitles | درجة الحرارة الأعلى كانت فى الزاوية الشرقية من البرج الجنوبى حيث سجلت درجة حرارة 1377 فهرنهيت، تساوى 747 مئوية |
Buranın oldukça güneyinde ve biraz doğusunda bir yerde. | Open Subtitles | على طول الجهة الجنوبية وقليلاً من الشرقية من هنا |
Monongahela Nehri'nin antik yolu boyunca, Braddock, Pensilvanya Allegheny Bölgesinin doğusunda yer alır, Pittsburgh'un yaklaşık 15 kilometre dışında. | TED | على طول الطريق القديم المحاذي لنهر مونونجاهيلا، برادوك، من ولاية بنسلفانيا في المنطقة الشرقية من مقاطعة ألغينيي، خارج بيتسبرغ بحوالي 9 أميال. |
Suyumuzu Eastpointe gölünden almamız gerekecek. | Open Subtitles | علينا أن نحصل على مائنا من الجهة الشرقية من البحيرة |
Eastpointe Gölü. | Open Subtitles | المنطقة الشرقية من البحيرة |
Kentucky'nin doğu bölgesinde olduğunu gördüm. Oradan birinin yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | أرى أنك وصلت للمقاطعة الشرقية من " كنتاكي " الآن , وأحتاج مساعدة هناك |
Bu ayrılan alanla ilgili anlaşma Spotswood Nehri'nin doğu sınırını tanımlıyor. | Open Subtitles | الاتفاق والتي قدمت هذا الحجز حددت أن الحدود الشرقية من نهر "سبوتسوود" |
Zayıf bir bağlantı ama Whitechapel, Londra'nın doğusunda 3,8 kilometrekarelik bir alan. | Open Subtitles | إنه إرتباط ضعيف ولكن وايتشابل هو 1.5 ميل مربع على المنطقة الشرقية من "لندن" |
Van Nuys'ın güney tarafındaki Blake'in doğusunda park halindeki siyah bir arazi aracının içinde olacak. | Open Subtitles | سوف تكون في سيارة رباعية غامقة السواد "على الجانب الجنوبي من "فان نيس "الناحية الشرقية من "بليك |