İhtiyacın olduğunu düşündüğün her neyse mesela bir iş, altın yıldız mavi kurdele, süslü bir masa havalı bir çalışma odası işler pek öyle değil. | Open Subtitles | أياً يكن ما تعتقدين أنكِ تحتاجينه كذلك العمل أو النجمة الذهبية, الشريط الأزرق, مكتب فاخر, منصب جميل, |
Lisede bilim fuarında sürekli mavi kurdele kazanıyordun. | Open Subtitles | أقول أنك فائز بجائزة الشريط الأزرق الدائم في قسم العلوم في مدرستك. |
Baylar ve bayanlar bu mavi kurdele mutluluğu simgelemektedir. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة، أُعلن رسمياً بِأَنّ هذا الشريط الأزرق يعني السعادة! |
Senin özel öğretmenliğin yardımıyla iki ödüllü aşık gibi mavi kurdeleyi kazanabiliriz. | Open Subtitles | - ووه. - وبما لديكم وصاية , فإننا لا يمكن أن نعود للوطن ان الشريط الأزرق مثل عجلتين في الحب. |
Eve bilim fuarından aldığı mavi kurdeleyi getirdi. | Open Subtitles | حازت على الشريط الأزرق في معرض العلوم. |
O mavi kurdele kazandı bir kere! | Open Subtitles | وهي الفائز الشريط الأزرق. |
Bu, 1890'da mavi kurdele kazanmış. | Open Subtitles | هذه فازت بـ"الشريط الأزرق" سنة 1890؟ |
Charlotte'un Teddie'yle olan ilişkisi, Teddie onu yarışta sırtından atıp boynunu kırmasına ve mavi kurdeleyi kaybetmesine neden olunca üzücü bir şekilde bitmişti. | Open Subtitles | انتهت علاقة "تشارلت" و "تادي" عندما رماها خلال مسابقة الفروسية للمراهقين مما سبب لها كسر بعظم الترقوة وخسارة الشريط الأزرق |