tek iyi şey sürünün dışında... bir yaşlı görmek olurdu.. | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد أننا نصبح أنحف فرداً تلو الآخر |
Bütün bunlardan çıkan tek iyi şey seninle tanışmam oldu. | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد التي خرجت به من كل هذا هو أنني قابلتك |
Hayatımdaki tek iyi şey sensin. | Open Subtitles | أنت الشيء الجيد الوحيد في حياتي |
Zayıfların tek iyi yanı cesur olanların işlerini kolaylaştırmaları. | Open Subtitles | إن الشيء الجيد الوحيد هو أن تسهل الأمور على نفسك |
Ölüm tarihini net olarak bilmenin tek iyi yanı bu. | Open Subtitles | هذا الشيء الجيد الوحيد في معرفة تاريخ إغتيالك بدقه |
Kaliforniya'nın tek iyi yanı şuradaki bok. | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد حول كاليفورنيا هو ذلك الهراء |
Hayatımdaki tek iyi şey sensin. | Open Subtitles | أنت الشيء الجيد الوحيد في حياتي |
tek iyi şey sürünün dışında... bir yaşlı görmek olurdu.. | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد هو هو انه سيكون رقيقة من القطيع... النسبي القديم في وقت واحد. |
Bu akşamla ilgili tek iyi şey... | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد حيال هذه الليلة |
tek iyi şey. | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد |
Elimizde olan tek iyi şey Cole'un minik kız arkadaşı. | Open Subtitles | لكن الشيء الجيد الوحيد عن صديقة (كول) الصغيرة |
Etrafta sabun olmamasının tek iyi yanı gaspçıların kokusunu bir kilometre öteden alabiliyorsun. | Open Subtitles | الشيء الجيد الوحيد لعدم وجودالصابون... . هي أنك تستطيعين شم رائحة الخاطفين لمسافة أميال. |