Aynı insan olmadığınızı söyleyebilmek için kullanabileceğim bir şey buldum. | Open Subtitles | الشيء الذي أنا يُمْكِنُ أَنْ أَستعملَ لإخْبارك إثنان على حِدة. |
Çok öğrenmek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | هناك الشيء الذي أنا إهتم جدا للمعرفة. تنظر هذه الغرفة جدا |
Kullanabileceğiniz bir laboratuvar varsa bir şey araştırmanızı istiyorum. | Open Subtitles | عندك وصول إلى المختبر. هناك الشيء الذي أنا أودّ أن لك للتدقيق لي. |
Hâlâ anlayamadığım bir şey var. | Open Subtitles | نعم، هناك ما زالَ الشيء الذي أنا لا أَفْهمُ. النظرة، رجل، |
Leland, bu tüm hayatım boyunca yaptığım en önemli şey. | Open Subtitles | ليلند، هذا الأكثر أهميةً الشيء الذي أنا أَبَداً عَملتُ في كامل حياتِي، |
Bu hata bana daha önce hiç sahip olmadığım bir şey verdi. | Open Subtitles | هذا الخطأِ أعطاَني الشيء الذي أنا أبداً مَا كَانَ عِنْدي |
Bu benim yapacağım bir şey gibi gözüküyor. | Open Subtitles | الذي يَبْدو مثله الشيء الذي أنا أعْمَلُ. |
Hayatımda gördüğüm en acınası şey. | Open Subtitles | هذا الأكثر إثارة للشفقة الشيء الذي أنا أَبَداً رَأيتُ. |
- Canımı asıl sıkan şey de bu. - Gülmeli miyim ciddi mi durmalıyım? | Open Subtitles | هذا هو الشيء الذي أنا قلقة بشأنه، هل أبتسم أم أبدو جادّة؟ |
Fakat deli olduğum bir şey varsa o da sensin. | Open Subtitles | لكن الشيء الذي أنا مجنون بأمره هُو أنتِ. |
Gitmesine izin veremeyeceğim bir şey. | Open Subtitles | الشيء الذي أنا لا أَستطيعُ ان اتَرْكة. |
Bir türlü vazgeçemediğim bir şey. | Open Subtitles | الشيء الذي أنا لا أَستطيعُ ان اتَرْكة. |
Meslekteki 16'ncı yılım olmasına rağmen gördüğüm en garip şey. | Open Subtitles | بعد مرور ستّة عشرَ سنةً الشغل... ... وهذاالأكثرغُربةً الشيء الذي أنا أَبَداً رَأيتُ. |
Anlamadığım bir şey var. | Open Subtitles | الموافقة. الشيء الذي أنا لا أَفْهمُ |
Bu... gerçek anlamda yediğim en inanılmaz şey. | Open Subtitles | هذا مثل الأكثر... بشكل حرفي الأكثر دهشة الشيء الذي أنا أَبَداً أَكلتُ. |
Endişelendiğim tek şey, kan basıncınız. | Open Subtitles | الشيء الذي أنا قلق بشأنه هو ضغط دمك... وهو أعلى... |
Kesin olarak bildiğim bir şey bu. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الذي أنا متأكد منه |
Değiştirebileceğim bir şey olduğunu düşünüyordum, sosisin boyu gibi mesela, ama ameliyat gerektirecek bir kusurum yokmuş. | Open Subtitles | إعتقدتُ بأنّه كَانَ الشيء الذي أنا يُمْكِنُ أَنْ أَتغيّرَ، مثل حجمِ weiner، لكن ليس هناك جراحة الذي يُمْكِنُ أَنْ يَجْعلَني قماشَ سحيف. |