| Ve şimdi, Geriye kalan tek şey herkes hediyesini alsın! | Open Subtitles | آمين والآن الشيء الوحيد المتبقي هو إعادة الهدايا |
| Ondan Geriye kalan tek şey yadigar olarak sakladığım tek bir düğmesi. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المتبقي هو زر وحيد إحتفظت به كذكرى |
| Geriye kalan tek şey diğer tarafa geçmek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المتبقي هو الوصول للجانب الآخر. |
| Geriye kalan tek şey gerçeği söylemek. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المتبقي هو أن نقول الحقيقة. |
| Öyle ki Geriye kalan tek şey Senin küçük mavi evin... ve birazcık şansla onu bugün satacağız | Open Subtitles | و بالتالي فإن الشيء الوحيد المتبقي هو بيتكِ الأزرق... و سنبيع كل ما تبقى |
| Geriye kalan tek şey ise bu ev. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المتبقي هو المنزل |