Bu dengeyi nasıl tutturdunuz? Bu ülkenin, dünyanın geri kalanına sert diplomatik ve güçlü sesi olmak ile kendiniz hakkında ne hissettiğiniz, anne olmak, büyükanne olmak, yetiştirmek arasındaki dengeyi nasıl ayarladınız? | TED | كيف يمكنك ان تحافظي على التوازن بين الدبلوماسية الصعبة وبين الخطاب السياسي الصارم في هذا البلد تجاه العالم وبين نفسك انت .. وتعبيرك عنها .. ولمستك ودورك كأم .. كجدة .. كمربية |
Fakat kayıt odasının kapısı kapanır kapanmaz o sert yüzü kaybolmaya başladı. | TED | لكن عندما أغلق باب استديو التسجيل وراءه، بدأ ذلك الوجه الصارم في الانهيار. |
Hakimin soğuk ve sert bir şekilde işlemediğim bir suç için aldığım cezayı telaffuz ettiği, soğuk bir Perşembe sabahı. | TED | أتذكر هذه الوجه الصارم للقاضية وهي تعلن الحكم ضدي في صباح يوم الخميس، هذا اليوم القاسي لجريمة لم أرتكبها. |
Bu işin katı kuralları vardır, kuralların ne olduğu önemli değildir. | Open Subtitles | الاجراء الصارم للقواعد، فقط االقضيه المهمةُ. |
İncil'in katı tefsirinin onlar için olmadığını anladılar özellikle de ibadette kulların ve üyelerin hayatını tehlikeye attığını anladıklarında. | Open Subtitles | وجدوا ذلك التفسير الصارم التوراة ما كان لهم، خصوصا عندما يتضمّن المخاطرة الحياة والطرف في العبادة. |
Ucuz şiddet filmlerini seviyorum, ama sıkı silah kontrolünden yanayım. | TED | ولكنني أحب الأفلام المرعبة حد الجنون، ولكنني مع نظام مراقبة تملك الأسلحة الصارم. |
Onlar, iki üç hafta sıkı müfredata... ...bağlı eğitimden geçiyorlar. | TED | هن يمرون بأسبوعين إلى ثلاثة أسابيع من التدريب و التعليم المنهجي الصارم. |
Caledonia, dışdünyalıların gelişinin haberinden beri, sert bir sıkıyönetime girdi. | Open Subtitles | كالدونيا , تحت القانون العسكري الصارم منذ بدأت أخبار الواصلين من خارج العالم بالإنتشار |
İster inan ister inanma ama bu sert bakışlı adamın altında seni çok önemseyen sıradan birisi var. | Open Subtitles | لأنه، سواء صدقتِ أم لا وراء ذلك الوجه الصارم يوجد شاب عادي يهمه أمركِ للغاية |
Yasaları sert bir biçimde uygulamalıyız. Bizden önce onlar bu döngüyü kırar emin ol. | Open Subtitles | علينا أن نطبق القانون الصارم وأن نجعلهم يكسرونها قبل أن نفعل ذلك |
Kendini beğenmiş biri olarak Kraliyet'in şımarık çocuklarının hepsini zapt etmek için sert babayı oynamalısın. | Open Subtitles | أنت ، بكامل فخامتك تريد أن تلعب دور الوالد الصارم للأطفال الضالين للتاج تريد أن تبتلع كل ذلك |
Öncelikle şu sert adam rolünü bırak. | Open Subtitles | بإمكانك الاستغناء عن كونك الرجل الصارم وتبدأ معي |
Fakat çoğunlukla, nedeni, daha fazla cezai hükmün olması, daha sert hükümler. | TED | لكن الغالبية العظمى منها نتيجة العدل القصاصى الصارم ، الأحكام القاسية دون مراعاة البعد الإجتماعى . |
Bu sert savaştan çıkmış Amerikan bir tipti. | Open Subtitles | النوع الصارم... ذلك النوع الأمريكي المتحمّس من الرجال. |
sert adamı oynamak istiyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | تُريد أن تكون الشخص الصارم, صحيح؟ |
İncil'in açık ve sert dersini hatırlayın: | Open Subtitles | تذكر درس التوراة الصارم: |
Diğerleri de benimle aynı fikirde, fakat çok katı bir kural altında büyüdük. | Open Subtitles | الكثير منا يتفقون معى ولكننا نشئنا على النظام الصارم |
Siz beyler arasında olacak bir düello, şerefin katı kurallarına göre yapılacak. | Open Subtitles | مبارزو بين رجلين وفقاً لقانون الشرف الصارم |
katı bir karantina dışında yaşayamayacak kadar çok etkilenmiş olan bir çok hastayla ilgileniyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نهتم بالعديد من المرضى الناقلين للعدوى بشكل كبير ليعيشوا خارج الحجر الصحي الصارم |
Kendilerini farklı şekillerde ifade etmek ve üniformaya sıkı sıkıya bağlı kalmadan sıradışı görünmek istiyorlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا يريدون شيئاً يميزهم به الأخرون عندما ينظرون إليهم شىء مغاير للزى الرسمى الصارم |
Şu andan itibaren sıkı denetlenen bir yiyecek ve su dağıtımı olacak. | Open Subtitles | سوف نطبق سياسة الطعام والماء الصارم إبتدأً من الأن |
Bence bu sefer bu sıkı aşkı biraz fazla ciddiye almış olabilirsin. | Open Subtitles | ليل , أعتقد أنك ذهبت بنظرية الحب الصارم الى حد بعيد هذه المرة |