| Daha sonra eve gidip yemeğini yer ve Ertesi sabah uyanırsın. | Open Subtitles | بعدها تذهبين للمنزل و تأكلين العشاء و تستقيظين فى الصباح التالى |
| Ertesi sabah Villette'in evinin önünde bir papaz gördüm. | Open Subtitles | انا شاهدت قسيس خارج منزل فاليت فى الصباح التالى |
| Yanlış bir şey yoksa... ..Ertesi sabah Villette'le neden sert bir tartışmaya girdiniz? | Open Subtitles | أذا لم يكن هناك شىء غلط لماذا دخلت فى مجادلة عنيفة مع فاليت فى الصباح التالى ؟ |
| Sonraki sabah, 20 yıl yaşlanmış olarak uyandın, ve annen gözlerimin önünde ölüyordu. | Open Subtitles | فى الصباح التالى إستيقظتى فى العشرين من عمرك و أمك كانت تحتضر امام عينى |
| Bir Sonraki sabah uyandığımda.. | Open Subtitles | عندما استيقظت فى الصباح التالى |
| Arka bahçede oynadığınız zamanla Ertesi sabah arasında, nerede olduğunuzu ya da ne yaptığınızı? | Open Subtitles | أين كنت أو ماذا فعلت فى الوقت ما بين حينما كنت تلعبين فى الفناء الخلفى و الصباح التالى ؟ |
| O olayın ardından Ertesi sabah, üçüncü tekil şahısın ağzından günlüğümü yazmaya başladım, şöyle ki: | Open Subtitles | بعد ذلك فى الصباح التالى ،بدأت فى كتابة مذكراتى فى صيغة الشخص الثالث ،مثل |
| Ertesi sabah Small'ın evinde toplandık. | Open Subtitles | ثم تقابلنا فى الصباح التالى لساعات قليله |
| Ertesi sabah sadece bir taksi çağırdı. | Open Subtitles | فى الصباح التالى قام باستدعاء سيارة أجرة. |
| Ertesi sabah, iki çocuk sağ salim bulundu. | Open Subtitles | وفى الصباح التالى وجد الطفلان سليمان و معافان. |
| Ama Ertesi sabah, hakkımda konuştuklarını duyduğumda-- | Open Subtitles | لكن فى الصباح التالى عندما سمعتهم يتحدثون بشأنى |
| Onu Ertesi sabah kalbine bir bıçak saplanmış olarak bulduk. | Open Subtitles | لاشئ، وجدناه الصباح التالى وقد طعن نفسه بسكين |
| İkindi vakti beş kızla tanıştın, Ertesi sabah birisiyle evlendi. | Open Subtitles | العصر تقابل خمس بنات؛ الصباح التالى تزوّجت أحداهم |
| İçkiyi fazla kaçırdığım için, Ertesi sabah toparlanmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | فى الصباح التالى تعافيت من كونى أجهدت نفسى فى الجنس |
| San Francisco Belediye Başkanı, Willie Brown, Ertesi sabah uçmaması yönünde, telefonla yapılan bir uyarı mesajı alır. | Open Subtitles | عمدة سان فرانسيسكو ويلى براون يتلقى مكالمة هاتفية تحذره من الطيران الصباح التالى |
| Ertesi sabah seninle Denver'da olacak. | Open Subtitles | سوف يصل اليك على الارجح فى الصباح التالى |
| Ertesi sabah seninle Denver'da olacak. | Open Subtitles | سوف يصل اليك على الارجح فى الصباح التالى |
| Sorun şu, her mükemmel gece yaşayışımızda, ...Ertesi sabah panikleyerek uyanıyordum. | Open Subtitles | المشكلة أنه , فى كل مرة نحظى بواحدة من تلك الليالى الرائعة أستيقظ فى الصباح التالى وأنا فى حالة هلع |
| - ve Sonraki sabah beni bulduğunuzda | Open Subtitles | وفي الصباح التالى عندما وجدونى ... |