Olanlar, yaşlı adi bir kadının genç bir delikanlıyı arzulaması değildi. | Open Subtitles | هذا ما كَانَ بَعْض الرخيصِ إشتِهاء الإمرأةِ الأقدمِ بعد اللحمِ الصغيرِ! |
genç birinin kemik yapısı nasıl değişecek ve gelişecek? | Open Subtitles | كَمْ تركيب الشخصِ الصغيرِ العظميِ سَيُطوّرُ ويَتغيّرُ. |
Böyle genç yaşta bu avantajları ve faydaları görmenin suçluluğu. | Open Subtitles | ذنب لأنْ يَكُونَ هنا تقريباً، ويَرى الفوائدَ و المنافع عِنْدي في مثل هذه العُمرِ الصغيرِ. |
genç adamı devasa bir kaktüse dönüştürmüş ve genç kızın ruhunu alıp o bitkinin içine koymuş. | Open Subtitles | ولذلكَ، فقد حولتْ الشابُ الصغيرِ إلى شجرةِ صبارٍ ضخمة وأخذتْ روحُ الفتاةِ ووضعتها بداخلَ تلكـَ النبتة |
küçük bir cam ya da ona benzer bir şeyin üstünden geçmiş olmalısın. | Open Subtitles | لا بدَّ وأنْك مشيت على بَعْض الزجاجِ الصغيرِ أَو شيء |
Ama aslında küçük bir bilgisayarın kontrol ettiği güçlü bir telsizdir. | Open Subtitles | في الداخل مستلمِ الصغيرِ دقّائق َ مِنْ الحاسبة الصغرى، |
Bu genç ve güzel şey de ne? | Open Subtitles | مَنْ هذا الشيءِ الصغيرِ الجميلِ؟ |
Harmon Üniversitesi'nde, sunduğumuz kapsamlı müfredat, ...süresi test edilerek genç beyinleri kamçılamak için dikkatlice tasarlanmıştır. | Open Subtitles | هنا في كليَّةِ هارمون، نَعْرضُ a نظّمَ إلى حدٍ كبير، المنهج المُجرّب وقت مُصَمَّم بعناية لتَحفيز العقلِ الصغيرِ. |
On yıl önce küçük bir Doğu Afrika ülkesi olan Ruanda'da 800.000 kişi, kendi devletleri tarafından katledildi. | Open Subtitles | في الأفريقي الشرقيِ الصغيرِ بلاد رواندا، 800,000 شخص ذُبِحوا بحكومتِهم الخاصةِ. |
Bir de küçük bir çocuğa ait kanlı bir pijama. | Open Subtitles | فيbackseat،وa يَدمي قمة pajama للولد الصغيرِ. |