Ben onu zorlamıyorum. O, kararlarını doğru veriyor. Aferin sana. | Open Subtitles | لا أدفعه , هو يصنع القرارت الصّحيحة , فلتذهب |
doğru dürüst araç bulana kadar olayları buradan kaydederiz, Jack. | Open Subtitles | نجلس هنا بأمان حتى نحصل على السّيارات الصّحيحة, جاك |
Sizi üzmek istemem, ama bu doğru kelimeleri bulabilmekte zorlandığınızı gözlemledim. | Open Subtitles | أنا لا أريدك أن تقلق لكن هذه هي المرّة الثانية التي أسمعك فيها تكافح من أجل أن تجد الكلمة الصّحيحة |
- doğru kadın bunu halleder. - Sence doğru kadın ben miyim? | Open Subtitles | إلمرأة الصّحيحة ستعمل ذلك.- اتعتقد أني إمرأة صّحيحة؟ |
Olaya doğru yönden baktın. | Open Subtitles | نظرتِ للأمر بالطّريقة الصّحيحة |
(Kereviz veya donmuş marul kırma sesi) (Gülme sesi) doğru sesleri çıkarmak her zaman süpermarkete gidip meyve bölümüne geçmek kadar kolay değildir. | TED | (كسر خس مجمد أو كرفس) (ضحك) صنع الأصوات الصّحيحة ليس سهلًا دائمًا كزيارة إلى المتجر والتوجّه إلى قسم الخضار. |