| Bilmiyoruz. Bu yol, tapirlerin yolda ölüm miktarını azaltacak mı göreceğiz. | TED | لا نعلم ، لنر هل ستقلل من موت التابير على الطرق. |
| Tek söyleyebileceğim şey şu: Bu yol ayrımları için şükürler olsun. | TED | وكل ما أستطيع أن أقوله: شكراً لله على مفترقات الطرق هذه. |
| Fakat ilacın ulaşması kötü yollar nedeniyle birkaç gün alabilir. | TED | لكن، الدواء قد يتحاج إلى أيام ليصل، بسبب الطرق السيئة. |
| Tekli yollar yerine çoklu yollara izin veren bir sokak ağı ve tek bir çeşit yerine pek çok çeşit sokak sağlıyor. | TED | هي شبكة طرق والتي تتيح العديد من الطرق بدلاً من الطرف المفردة وتوفر العديد من أنواع الشوارع بدلا من نوع واحد فقط. |
| Değişik resim özelliklerini empoze etmeyi denememizin bir yolu mevcut resmin parçalarını kullanmaktır. | TED | إحدى الطرق لفرض خصائص صور مختلفة هي باستخدام أجزاءٍ من صور موجودة لدينا. |
| Bak, sana katılıyorum. Bunu yapmanın daha iyi yolları var. | Open Subtitles | اسمع أنا أعلم, أن هناك العديد من الطرق لفعل ذلك |
| Bir otobanda kendi halinde duran, terk edilmiş bir araba değiliz. Ama eğer bir şekilde öyleysek bile, endişelenmeyin. | TED | نحن لسنا سيارات متروكة مركونة وتجلس فارغة في احد الطرق السريعة، وإذا كنا كذلك بطريقة أو بأخرى، لا تقلق. |
| Anlarsın, Romalılar Latince konuşurdu ve yol yapmayı eski olanlar dedikleri tanrılardan öğrenmişlerdi. | Open Subtitles | لتعلمى أن الرومان تكلموا اللاتينية و تعلموا شق الطرق من الآلهة المعروفة بالإنشنتس |
| Dikkat çekmemek için en iyi yol bu. Güçlü bir sinyal yok. | Open Subtitles | افضل الطرق لتجنب جذب الانتباه لاطاقة كهربائية , سر في خط مستقيم |
| Ama yollardan gitmesek bile hala oraya ulaşılabilecek ufak bir yol var. | Open Subtitles | لكنك تجنبت كل الطرق.. هناك فقط شريحه صغيره يمكنك بسهوله أن تتخللها |
| yollar veya penisilin değil, ya da jantlar. Tüm yeni şeyler. | TED | إنها ليست الطرق أو البنسلين، أو مصنع الإطارات. إنها الأشياء الجديدة. |
| Kötü haberi duymak ister misiniz? Los Angelesa giden tüm ana yollar kapalı. | Open Subtitles | هل تريد ان تعرف خبار سيئة كل الطرق الرئيسية في لوس انجلوس مقفولة |
| Bunlar da kurtarma ekiplerinin kazazedeleri güvenli bölgelere götürmek için kullanmaları gereken yollar. | Open Subtitles | لذا فان هذه هي الطرق التي يجب أن يستخدمها رجالكم للوصول للمناطق الامنه |
| Aslında, o eski Mısır için tüm yolu geri gider. | Open Subtitles | في الواقع ، لقد ذهبوا كل الطرق إلى مصر القديمة |
| Kızımı geri getirmek için her yolu deneyeceğim. Her yolu. | Open Subtitles | أنتِ، أنا أحاول بكل الطرق الممكنة لأستعادة أبنتى كل الطرق |
| Ve inanın bana, arkanızda bir sürü yolu geride bırakacaksınız. | Open Subtitles | و ثقوا بي ، هناك دومًا العديد من الطرق أمامكم |
| Bu yollar-- bugünkü yollar bu yolları temel alarak yapılmış. | Open Subtitles | هذه هي الطرقات الحديثة اليوم كلها مبنية على هذه الطرق |
| Tüm yolları kontrol altına aldık, köy yollarına barikatlar koyduk. | Open Subtitles | قمنا بتغطية كل الطرق السريعة و حواجز على الطرق الريفية |
| Ama çoğu çabuk ölüyor. Hem de hiç hoş olmayan bir şekilde. | Open Subtitles | حتى الأن نحن بصدد نفط السيارات حشرات, قطران الطرق و عظام الخنازير |
| Bazılarımız bilinen yolların izinden gitme eğiliminde oluyor. | TED | لذا يميل بعضنا إلى إعادة استكشاف الطرق المعروفة لدينا مسبقًا. |
| Elektronik uyum programı, araçların buzlu yollarda .... ...kaymalarını engellemek için geliştirilmiştir. | Open Subtitles | برنامج الثبات الإلكتروني طوّر أصلا لتساعد السيارات عن انزلاقها على الطرق المتجمّدة |
| Açık köprü ya da feribot bulana dek Hudson boyunca gideceğiz sonra Hudson nehrini geçip Connecticut'ın arka yollarından Boston'a kadar gideceğiz. | Open Subtitles | حتى نعثر على جسر أو عبّارة ثم سنعبر إلى هدسون و من ثم سأسلك الطرق الخلفية عبر ولاية كونكتيكت وصولاً إلى بوسطن |
| Phoenix'e birden fazla yoldan gitmiş olabilir. 77, 87 ya da 10. otoyollar. | Open Subtitles | كان بإمكانه أن يسلك عدد من الطرق المختلفة إلى فينيكس ثلاث طرق سريعة |
| Onların kültürü okula uymuyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için düşünebileceğimiz yöntemleri sizinle paylaşacağım. | TED | فثقافتهم لا يتم استيعابها في المدارس وسوف اشارككم بعض الطرق التي اظن انها تمكننا من تجاوز هذه المشكلة |
| yolunu kesmeleri için birkaç ekip bulmaya çalisiyorum ama tabii alev yagmuruyla mesguller. | Open Subtitles | أحاول التواصـل مع الوحدات في الطرق لمحــاولة الوصـول إليـه لكـنهـم مشغـوليـن بالأشهـب المشتعلـة |
| Böylece bunu daha iyi anlatabilmenin yollarını araştırıyordum, rakamlarımızdaki belirsizliği göstermek için. | TED | لذا كنت أحاول إيجاد بعض الطرق لتحسين وصول هذا للناس، لإظهارعدم اليقين في أرقامنا لهم. |
| İnsanların bu yerleri korumakta katılabileceği bir sürü yeni ve ilginç yöntemler var. | TED | هناك كل أنواع الطرق الجديدة المثيرة لاهتمام الناس للمشاركة في حماية هذه الأماكن. |