Beyindeki sorunlu kısma ulaşmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | أنها الطريقة الوحيدة للوصول للأجزاء المتأثرة من المخ |
Sana ulaşmanın tek yolu sevdiğinden geçiyor. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول اليك هي باستغلال الأشخاص الذين تحبهم |
Yumuşak yosun ve mercan polipleri için çok fazla donamın gibi gözüküyor fakat onlara ulaşmanın tek yolu mercanların kaya yığınlarından kurtulmaktır. | Open Subtitles | قد تبدو مثل الأدوات المعدنية واتباع حمية من الطحالب الناعمة والبوليبات المرجانية, ولكن الطريقة الوحيدة للوصول اليهم بواسط ازاحة القطع من الصخور المرجانية. |
Ama cennete gitmenin tek yolu, günahlarından tövbe etmektir. | Open Subtitles | لكن الطريقة الوحيدة للوصول للجنة هي الاستغفار لذنوبك |
Oraya vaktinden gitmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة للوصول حالاً الى هناك |
İran'daki altınlara erişmek için tek yol elimden geçiyor. | Open Subtitles | طبعة يدي هي الطريقة الوحيدة للوصول إلى المدافن الإيرانية |
Öğrenmelisin. İsviçre'ye girmenin tek yolu o olabilir. | Open Subtitles | يجب أن تتعلم ، إنها الطريقة الوحيدة للوصول إلى سويسرا. |
Belki de bu kötü şey güzel bir şeye ulaşmanın tek yoluydu. | Open Subtitles | ربما هذا شيء سيء كانت الطريقة الوحيدة للوصول إلى شيء جميل |
Onlara ulaşmanın tek yolu yanlarına gitmek ve şimdi bizim de yaptığımız gibi sınırda korumalara seslenmek ancak yeterince çabuk olmaz. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول إلى هناك بالقيادة ثم الصراخ على الحارس الذي هناك ، هذا ما سنقوم بفعله ولكننا لن نكون سريعين بما فيه الكفاية |
Masselin'e ulaşmanın tek yolu Carlton, değil mi? | Open Subtitles | حسناً، إن الطريقة الوحيدة للوصول إلى ( مازلِن ) هو كارلتون، صحيح؟ |
Jimmy'e ulaşmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول لـ " جيمي " |
Trisha'ya ulaşmanın tek yolu bu. Bak, yapmam gereken bir şeyi yaptım. | Open Subtitles | "إنها الطريقة الوحيدة للوصول إلى "تريشا |
Bu dağın zirvesine ulaşmanın tek yolu Tugarin ejderhasının yuvasını geçmektir. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول إلى قمة الجبل ، ... هي الماضي مخبأ التنين Tugarin. |
Deponun içinden geçmeden Trey'e ulaşmanın tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة للوصول إلى (تراي) دون المرور خلال المخزن |
Oraya vaktinden gitmenin tek yolu bu. | Open Subtitles | إنها الطريقة الوحيدة للوصول إلى هناك في الموعد |
Işınlanırken zamanı durdurmak oraya gitmenin tek yolu. | Open Subtitles | إقاف الزمن عند التنقل هذه الطريقة الوحيدة للوصول إلي هُناك |
Portland, Oregon'dan Brigham City, Utah'a gitmenin tek yolu ki arabayla 7 saat sürer, bilinem tüm kara hız rekorlarını kırarak, ya da uçarak olur. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول ل (يوتا) مروراً ب(بورتلاند)، (بريجهام)، (أوريجون) في 7 ساعات هي بالسيارة محطماً كل حدود السرعة في أي ولاية أو عن طريق الطائرة |
Kız hiç gelmedi. Odalara çıkan tek yol resepsiyonun önünden geçer. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول للغرف عبر مكتب الاستقبال |
Anlamıyorsun KAtara. Hava Tapınağı'na girmenin tek yolu, bir uçan bizonun olmasıdır. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للوصول لمعابد الهواء عن طريق الثيران الطائرة |
Bu, Solomon'a ulaşmanın tek yoluydu. | Open Subtitles | وأنها كانت الطريقة الوحيدة للوصول إلى سولومون |