"الطريقَ" - Traduction Arabe en Turc

    • yolu
        
    • yol
        
    • yolunu
        
    • yoldu
        
    • yoldan
        
    Hepsini alabilirsin... bize yolu söyledikten sonra. Open Subtitles أنت يُمكنُك أَنْ تَأخُذَ كلّه بعد أن تخبرُنا الطريقَ
    Kuveyt'ten Basra Körfezi'ne giden kuzey yolu acımasız gerçeği gözler önüne serdi. Open Subtitles على امتداد الطريقَ مِنْ شمال الكويت إلى ميناءِ البصرة العراقيِ شاهد الحقيقةَ القاسيةَ
    Ama eğer yanlış yolu seçersen, herşey çok hızlı gelişir. Open Subtitles إن سلكتِ الطريقَ الخاطئ فالأشياء ستحدث سريعًا.
    Annene yanlış yapan birini, öldürmekten daha iyi bir yol var mıdır? Open Subtitles الذي يُحسّنُ أوضاع الطريقَ لحِماية أمِّكَ مِنْ لقَتْل الرجلِ الذي مَعْمُول خاطئها؟
    Frederick'ın kabul edilmesi için bize bir yol sundu. Open Subtitles هو كَانَ يُحاولُ إعْطائنا الطريقَ للحُصُول على فريدريك مقبول.
    Şans ejderhası olsaydım, şimdi çoktan Vegas yolunu yarılamıştım. Open Subtitles إذا أنا كُنْتُ تنين حظِّ أنا سَأكُونُ نصف الطريقَ إلى فيجاس
    Anladı ki, René ile olan bağı, şatodaki günleri, çektiği sıkıntılar, onu sevdiği adama götürecek en emin yoldu. Open Subtitles لقد فَهمتْ بأنّ إرتباطها إلى رينيه أيامها في القلعةِ و مشاقها كَان الطريقَ الأكّيدَ لأَخْذها إلي من أحبّتْ
    Ben uzun yoldan gideceğim. Aynı zamanda, tek bayan, yalnız başına, geç saatte... Open Subtitles أنا سَآخذُ الطريقَ الحلزونيَ بالإضافة لا أربد أن تمشى لوحدك في وقت متأخر
    Gerçekten geri döndüğünü anlamanın daha iyi ne yolu olabilir ki? Open Subtitles الذي يُحسّنُ أوضاع الطريقَ للتَأْكيد هو هَلْ حقاً ظهر مِنْ هَلْ عِنْدَهُ ه قتل؟
    Pire gibiydim. Bütün yolu koştum. Open Subtitles أنا كُنْتُ أَغُوصُ، أنا كُنْتُ أَستنفذُ الطريقَ.
    Buraya ne için geldiğini bulmak için, sekiz yıl önce izlediğin yolu tekrar izlemelisin. Open Subtitles للإيجاد الذي جِئتَ هنا ل، تَحتاجُ لإتّباع نفس الطريقَ أَخذتَ قبل ثمانية سنوات.
    Ama meğersem o bana doğru yolu gösteriyormuş. Open Subtitles لَكنَّه الواحد الذي عِنْدَهُ شوّفَني الطريقَ الصحيحَ
    Oranın sizin olmasının tek yolu onun ölmesidir. Open Subtitles الطريقَ الوحيدَ لتحصلى على سند الملكية إذا وافته المنية
    Bizden kalanlar, hayatta kalabilmenin tek yolu, yollarda kalıyorlar. Open Subtitles للبعض منا تَركَ، بَقاء على الطريقِ، بَدا الطريقَ الوحيدَ لبَقاء حيِّ
    Adam öldürmeye meraklı bir kaltaktı. Kız kardeşimin bilgisayarı insan yaşamının korunmasını sağlayacak en mantıklı yolu takip ediyordu. Open Subtitles حاسوب أختي كَانتْ تَتْلي الطريقَ الأكثر منطقية ببساطة لحفظِ الحياةِ الإنسانيةِ
    Adamların güvenini kazanmamın tek yolu buydu Open Subtitles هو كَانَ الطريقَ الوحيدَ الذي أنا يُمْكِنُ أَنْ أَحْصلَ على الرجالِ مسؤولينِ
    Oradan çıkabilmiş olmanın tek sebebi Ramon'un sana yolu göstermiş olması. Open Subtitles السبب الوحيد خَرجتَ لأن رَيمون شوّفَك الطريقَ.
    Bütün yol boyunca kafasını camdan dışarı çıkarttı. Open Subtitles طِرْ الطريقَ الكاملَ برأسهِ خارج النافذة.
    Ruhsatsız bir aracın yol işgali var. Open Subtitles عِنْدَنا عربةُ خارجُ الطريقَ وغير شرعيةَ .تعمل بدون رخصة
    Servetini kamyonculuk ve yol inşaatından kazanmış. Open Subtitles جَمع ثروتَه في بناءِ الطريقَ والنقل بالشاحناتَ.
    Sen gerçekten yolunu kaybettin Cyrus. Open Subtitles لقد فَقدتَ الطريقَ حقاً، سيروس
    Ama sizi temin ederim ki kimliğimi size ifşa etmem mesajımın ciddiye alınması için tek yoldu. Open Subtitles لكن يَكْشفُ هويتَي إليك كَانتْ الطريقَ الوحيدَ بإِنَّني يُمْكِنُ أَنْ أُطمأنَ بأنَّ رسالتي تَكُونُ مَأْخُوذة بجدية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus