Pınarın kaynağı Beyaz Dağlar'daki porsuk ağaçları koruluğundaymış. | Open Subtitles | ومصدر هذه النبتة هو بستان أشجار الطقسوس في الجبال البيضاء |
Eğer annen iyileştirilebilirse, porsuk ağacı işi yapacaktır. | Open Subtitles | إذا كان بقدّر لوالدتك أن تشفى، فشجرة الطقسوس ستفعل ذلك. |
porsuk ağacı onu iyileştirir dedin ama yapmadı. | Open Subtitles | قلتَ أن شجرة الطقسوس ستجعل أمي بحال أفضل، لكنها لم تفعل. |
Ayrıca birçok farklı türde odun ile çalıştım akçaağaç, porsuk ağacı, dut bunlardan birkaçıydı. Size daha önce de gösterdiğim otoyol kenarındaki ağaçlık alanda çok sayıda atış denemesi yaptım. | TED | وعملت أيضا مع العديد من أنواع الخشب المختلفة ، مثل القيقب، الطقسوس والتوت، وقامت بالعديد من تجارب إطلاق النار في منطقة مشجرة بالقرب من الطريق السريع التي ذكرتها مسبقاً |
Bu porsuk ağacındaki ağ, üçgen biçimindedir. | Open Subtitles | ثمّة شبكة مثلّثة في شبكة الطقسوس هذه |
Bu porsuk ağacından. Taş kadar serttir. | Open Subtitles | إنها مصنوعه من خشب الطقسوس نصف حجرية |
Sağlam meşe, porsuk kazığı. | Open Subtitles | خشب بلوط صلب ، أوتاد خشب الطقسوس |
porsuk ağaçı en önemli iyileştirme ağacıdır. Neden? | Open Subtitles | -وكان الطقسوس هو الأهم بين كل نباتاته . |